Herhangi bir olayın ve varlığın ne olduğu hakkıyla bilinmez ise, o varlık hakkında doğru ve adil bir ameliye yapılamaz. Yapılsa bile olay ve varlık yanlış yollara sevk edilebilir.
Bilhassa ilk 24 saati kasdederek "Devlet neredeydi ?!" diyenlerin okumalarını istirhâm ediyorum.
Bu suâli tevcih edenlerin bir kısmı hakikaten samimîler. Bu insanlar, kendilerine verilen / verilecek olan cevapları, adâlet ve insaf terâzilerinde gayet doğru ve hassas bir şekilde tartarlar ve "haklıya, hakkını teslim ederler"...
Kıymetli dostlarım, işim icabı, 3 Şubat 2023 gecesi Kayseri'den Gaziantep'e gitmiştim. 5 Şubat gecesi arabam yükleme rampasına çekildi (kullandığım araba MERCEDES AXOR 2529 kamyon), Kahramanmaraş'ın malzemeleri yüklendi. 6 Şubat saat 04.17'de meydana gelen 7,7'lik ilk deprem esnasında, ben arabada uyuyordum; şiddetli sarsıntı üzerine uyandım. İlk anda, arabaya çok ağır malzemelerin yüklenmekte olduğunu ve ondan dolayı çok sarsıldığını zannettim, aşağıya indim, baktım ki bina içinde benden başka kimse yok. Bir müddet sonra şef geldi, deprem olduğunu söyledi.
(Bulunduğumuz yer, Büyükpınar / Sam mezrası mevkii 1. OSB, Gaziantep şehir merkezine 15 Km kadar mesafede.)
None of the changes that determine the historical process occur in a short time; each of them is the result of long-term formations. The eventful history that the last change will change the whole process is a misconception; The myth of great men who changed history also stems from this misconception. From this point of view, there are no magical moments, no magical dates in history, but there are symbolic moments, symbolic histories. There are intersections and turns that determine the concentration points of a process. For example, neither the French Revolution did start with the conquest of the Bastille on July 14, 1789, nor did the Middle Ages end with the conquest of Istanbul on May 29, 1453. All of these are actually symbolic times of radical changes. In different periods of history, there are different turning points. These are experienced in different levels according to the phenomena of time and space, or their effects are felt in different levels. In these periods of change, in the micro dimension starting from the individual, family, society, companies and states in the macro dimension are affected. According to the new situation, these elements take positions as a natural result, they must take positions and they get a reflex of determining their new projections and strategies. Because they need to transform this new situation into a positive effect on a large scale for themselves.
"İslâm Fıkhına Göre Devlet, Hilafet ve Saltanatta Yönetim Usul ve Esaslarına Işık Tutan Hükümler" konulu ASSAM Seminerinde Marmara Ünv. İlâhiyat Fak. Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet ÖZEL tarafından sunulan "Devlet Başkanı Olarak Hz. Peygamber: Yönetim, Dış İlişkiler, Ordu" konulu tebliğin giriş bölümü aşağıdadır.
Ahmet Özel
Giriş. Resulullah’ın peygamberlik misyonu ferdî ve manevî hayatın olduğu kadar sosyal ve maddî hayatın da mükemmellik ölçüsünü ortaya koymayı, her iki alanda da insanlara kılavuzluk yapmayı kapsamaktadır. Müslümanlar inançları gereği Hz. Peygamber’in her iki alandaki kılavuzluk ve otoritesini kabul etmekle birlikte İslam dünyasında onu tanıma ve anlama konusunda genellikle yeni bir sosyal düzenin kurucusu olarak gösterdiği faaliyetlerden çok ferdî ve manevî hayata kılavuzluğuna alaka duyulmuş, hayatıyla ilgili literatür de daha çok bu istikamette gelişme göstermiştir. Esasen tarih boyunca müslüman toplumlarda sosyal hayatın Kur’an ve Sünnet’te belirlenen temel esaslar çerçevesinde şekillenmiş bulunması da insanların bu yönelişlerinde etkili olmuş, manevî olgunluk erdemli bir ferdî hayat kadar düzenli ve huzurlu bir sosyal hayat için de ulaşılması gereken bir amaç olarak görülmüştür. Batı dünyasında ise din ile hayatın maddî alanlarını birbirinden ayıran yaygın telakki çerçevesinde peygamberliğin yalnızca ferdî ve manevî hayata kılavuzluk şeklinde kabul edilmesi Hz. Peygamber’in sosyal misyonu ve tarihî rolünün kavranmasında karşılaşılan ciddî zorlukların başında gelmekte ve dolayısıyla Resulullah sosyal ve siyasal hayata fazla angaje olmuş görülmektedir. Bir diğer problem de Batı’nın yüzyıllar boyunca karşı karşıya kaldığı ve savaştığı rakip bir uygarlığın kurucusu olarak Hz. Peygamber hakkında Ortaçağ boyunca teşekkül eden önyargılardan ve menfi tasavvurdan hala kurtulamamış olunmasıdır. Ayrıca Resulullah’ın manevî yönünün beşerî faaliyetleriyle örtülü olması da bunda önemli rol oynamıştır.
"İslâm Fıkhına Göre Devlet, Hilafet ve Saltanatta Yönetim Usul ve Esaslarına Işık Tutan Hükümler" konulu ASSAM Seminerinde Prof. Dr. Mehmet ERDOĞAN "İslâm Fıkhına göre: Devletin insana tanıdığı temel hak ve özgürlükler" başlıklı tebliğinin 2 parçadan oluşan videosu aşağıda bulunmaktadır...