Soğuk savaşın sona erdiği 1990 yılından sonra POTUS Jeorge W.Bush tarafından haçlı seferleri başlatılarak Irak, arkasından 2001’de Afganistan işgal edilmiştir. Fakat bu işgaller hem maddi hem de askeri kayıplara neden olduğu için batı kamuoyunda itirazlara neden olmuştur. Ünlü teorisyen Graham E. Fuller ki bu şahıs Amerikan RAND Corporation düşünce kuruluşunun daimi politik Danışmanı ABD Merkezi Haber alma Teşkilatı'nın Milli Haber alma Konseyi eski başkan yardımcısı yazar Amerikalı devlet görevlisi tarafından ileri sürülen ‘Medeniyet İçi Çatışma’ tezi İslam dünyasındaki iki fay hattı olan milliyetçilik ve mezhepçilik üzerinden hayata geçirilmiştir. Bizzat batının kurup finanse ettiği terör örgütleri İslam coğrafyasının yeni işgal vasıtaları olarak vekâlet savaşında kullanılmıştır.
Güney Doğu Anadolu bölgesinde yapılan sismik araştırmalar ve sondajlardan sonra bölgenin yeraltı kaynakları bakımından oldukça zengin bir bölge olduğunun ortaya çıkması, Türkiye’yi ekonomik olarak büyük bir kazanım ve atılıma doğru yönlendirirken, yıllardır bölgede yaşanan terör olaylarının da farklı bir akış açısı ile değerlendirilmesine yol açtı. Bu da açgözlü emperyalist (yayılmacı) ülkelerin Türkiye’nin Doğusunda, Suriye’de ve Irak’ta niye planlı bir şekilde iç karışıklıklar yarattıkları sorusunun cevabına tekabül ediyor.
2. Dünya savaşı Almanya’nın 1. Dünya savaşındaki paylaşıma itirazının bir sonucu olarak başlamış ve Avrupa kendi içinde kapışmıştır…
2. Dünya savaşından sonra kurulan Yeni Dünya Düzeni yâda iki kutuplu dünyada Müslümanlar temsil edilmemektedir. “BM ve benzeri yapılar hukukun üstünlüğünü değil, üstünlerin yani; ikinci dünya savaşının galiplerinin hukukunu esas almaktadır.”
“Onun için Dünya 5’ten büyüktür” diyoruz.
ÖNEMLİ DUYURU!
Üyesi olduğumuz Milli İrade Platformu tarafından ilan edilen "Büyük Aile Buluşması" için 17 Eylül Pazar günü Saat: 15:00’da Fatih Saraçhane’de buluşuyoruz.
“Çanakkale Bitmedi, Darbelerle Devam Ettirilmek İsteniyor…”
Darbeler bitti gibi görünüyor olsa da şekil değiştirerek; siyasi, ekonomik ve içtimai projelerle devletimiz ve milletimiz teslim alınmak istenmektedir...
“Sizi çarpan her musibet kendi ellerinizin işleyip kazandığı yüzündendir. (Bununla beraber ALLAH) birçoğunu da affeder.” (Şuura 30) “ALLAH’ın izni olmayınca hiçbir musibet çatmaz. Kim ALLAH’a iman ederse onun kalbini doğruya götürür. ALLAH her şeyi hakkıyla bilendir.” (Teğabün 11)
Malumdur ki; Jeopolitik kavramlar ve teoriler hep üretilmiştir. Bu zamana kadar jeopolitiğin tanımıyla ilgilenen bilim adamları şu dört kelimeyi hep kullanmışlardır. Medeniyet, devlet, siyaset ve coğrafya. Özellikle dünya hâkimiyet mücadelesi şeklinde gerçekleşen 1. ve 2.Dünya savaşlarının jeopolitik teorilerin etkisinde kaldığını söyleyebiliriz.
Hz. Peygamber Muhammed (A.S.) Medine’ye miladi 622 yılında hicret eder. Hz. Eyyub-ul Ensari’ye misafir olur. Hz. Peygamber miladi 622 ye kadar 10 yılda İslam devletini kurar ve Arabistan yarım adasının tamamını devlet bünyesine alır. Bu arada der ki. “İstanbul fethedilecektir. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandandır. Onu fetheden asker ne güzel askerdir.” (tevatür) Bu hadisi şerif elbet doğrudur ki, miladi 669 yılında Eyyub-ul Ensari’nin de yer aldığı İstanbul’u feth harekâtı başlar. O günün şartlarında İstanbul’un fethinin imkânsız olduğunu herkes kabul eder. Bu hareket Resul hadisini emir kabul edilişindendir.
1975’lerin sonu TRT de bir haber yayınlanmıştı. Orada bir atölye vardı. Atölye iki katlı idi. Atölye ful şekilde çalışıyordu. İdarehane üst kattaydı. Alt katta bir kadın büroda çalışıyordu. Yukarıdan kadın acele çağrılır. Kadın mini etekli. Kadın koşarak merdivenden çıkmaya başladı. Merdiven altından da bir adam kadına bakmaya başladı. Adam önündeki çekiç sapının üzerine basar ve muhafaza altına alınmamış çalışan bir motorun üzerine düşer. Kolu dönen mil altında kalarak kopar.
Bedir savaşı öncesi, Bedir’e çok yakın bir mevkide, Resul’ü Ekrem Nebiyyi Muhterem Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Ebu Bekir (R.A.) ile birlikte teftişe çıkarlar. Keşif esnasında yolda yaşlı bir adama rastlarlar. Kureyş’in mevki mevzi ve kararları hakkında bilgi alabilmek için adama sorular sorarlar.
Yaşlı adam, şu gün şuradalarmış, istikametleri falanca tarafa diye, Kureyş ve Müslümanların konumu hakkında uhdesindeki bilgileri aktarır. Ayrılacakları zaman ihtiyar adam “Peki siz kimsiniz?” diye sorar...
Efendimiz Aleyhisselam, çok enteresan stratejik bir cevap verir:
Nahnu min mâ... Biz mâ’danız... Yani, biz su’danız, diye cevap verir. Kiminle konuştuğunu bilmeyen, yaşlı adam, bir su kaynağının yanında yerleşik bir kabileye ait olduklarını sanarak ayrılırlar...
İnsan birçok yaratılmış elementlerin bir terkibidir. Bu terkibi harekete geçiren bir enerji gerek. O da candır, ruhtur. Cansız varlıkları da harekete geçiren elektromanyetik alanın meydana getirdiği elektrik gücüdür.
Dünyayı meydana getiren Allah’ın (CC) yoktan var ettiği elementler topluluğudur. Elementlerin mekan kurduğu yer topraktır. Yani toprağın yapı taşları elementlerin bütünüdür.
بِسْــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَمَكَرُوا وَمَكَرَ اللّٰهُۜ وَاللّٰهُ خَيْرُ الْمَاكِر۪ينَ۟
Onlar tuzak kurdular. Allah da tuzak kurdu.
Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.
Al-i İmran Suresi, 54. Ayet