BİRİNCİ ULUSLARARASI ASSAM İSLAM BİRLİĞİ KONGRESİ
AÇIŞ KONUŞMASI
23-24 KASIM 2017
Adnan TANRIVERDİ
NOT: Aşağıda yer alan konuşma metninde atıf yapılan slaytları içeren sunumu aşağıda bulabilirsiniz.
SELAMLAMA:(Slayt-1)
Bismillahirrahmanirrahim.
Elhamdülillahi Rabbil Âlemin vel akıbet-ül müttekiyn. Vesselatü vesselamü alâ seyyidina ve nebiyyina Muhammedin ve âlihi ve sahbihi ecmain.
Çok Değerli Bakanım (Gümrük ve Ticaret Bakanı Sn. Bülent Tüfenkçi), Millet Vekillerim, Valilerim, Kaymakamlarım, Belediye Başkanlarım, Rektörlerim, Hocalarım, Arakan, Benin, Bangladeş, Çad, Etiyopya, Filistin, Gana, Güney Afrika, Jamaika, Kamerun, Katar, Kazakistan, Kenya, Kırgızistan, Kolombiya, Malavi, Malezya, Mısır, Moğolistan, Moritanya, Nijer, Pakistan, Sudan, Suriye, Tunus, Ürdün ve Yemen’den gelen misafirlerimiz, Sivil Toplum Kuruluşlarımızın başkan ve temsilcileri, İDSB, ASDER, ASSAM ve Üsküdar Üniversitesi mensubu değerli kardeşlerim, hepinizi saygı ve muhabbetle selamlarım.
Hoş geldiniz.
Kongremizi şereflendirdiniz.
Anlam kattınız.
Teşekkürlerimi sunarım.
Bu kongrede ASSAM Adaleti savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneğini yalnız bırakmayan;
Üsküdar Üniversitemize, İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliğine ve Adaleti savunanlar Derneğine;
Kongremizin gerçekleşmesi için desteklerini esirgemeyen Marmara Belediyeler Birliğine, Beyoğlu ve Sultan Gazi Belediye Başkanlarımıza, THY Ynt. ve İcra Krl. Başkanına, Emin Evim Ynt. Krl. Bşk.’na ve Ekol Güvenlik YntKrl. Bşk.’na;
Kongremizde bildirileri ile katılan değerli hocalarımıza;
Yazılı ve görsel basınımızın değerli mensuplarına;
En kalbi şükranlarımı sunarım.
Değerli Konuklarımız,
Kongremizin amacı,
İslâm Ülkelerinin bir irade altında toplaması için olması gereken müesseseler ve bu müesseselerin günümüz şartlarında uygulanabilir mevzuatının araştırılması ve üzerinde fikir birliğine varılabilecek bir hal tarzının Müslüman milletlerle paylaşılmasıdır.
***SUNUM PLANI:(Slayt-2)
- TARİHTE KURULMUŞ İSLÂM DEVLETLERİ
- İSLÂM COĞRAFYASININ JEOPOLİTİK DEĞERİ
- İSLAM DÜNYASININ İÇİNDE BULUNDUĞU DURUM
- KUR’ANDA VE SÜNNETTE İHTİLAFI ZEMMEDEN HÜKÜMLER
- İSLÂM DÜNYASININ İÇİNDE BULUNDUĞU DURUMDAN KURTULMAK İÇİN ALINMASI GEREKEN TEDBİRLER
- İSLAM BİRLİĞİNE GİDEN DİKENLİ YOLLARI NASIL AŞABİLİRİZ
- DEVLETLERİN KURULUŞ AMAÇI
- DEVLETİN ASLİ FAALİYET ALANLARI
- İSLÂM ÜLKELERİ KENDİ SORUNLARINI KENDİLERİ ÇÖZMELİDİR
- İSLÂM ÜLKELERİ BİRLİĞİ SÜRECİNDE ASSAM TASAVVURU
- İSLÂM BİRLİĞİNİN İLK ADIMI NE OLMALIDIR?
- İSLÂM BİRLİĞİ İÇİN BİR HAL TARZININ TESPİTİNDE ASSAM YOL HARİTASI
Öncelikle ve Özet olarak geçmişten bu güne İslâm devletlerini ve bu devletlerin sınırlarının ulaştığı coğrafyalar hakkında kısa bir hatırlatma yapmak istiyorum.
***TARİHTE KURULMUŞ İSLÂM DEVLETLERİ(Slayt-3)
- PEYGAMBERİMİZİN DEVRİ-MEDİNE (622 -632-[H00-10])(Slayt-4)
Kuzeyde Filistin-Hayber-Bahreyn-
Doğuda Necd;
Güneyde Yemen-Aden-Uman –
Batıda Kızıl Deniz-
- DÖRT HALİFE DEVRİ-MEDİNE (632 - 661-[H11-40])(Slayt-4)
(Dört Halîfe Devri (632-661 / H.11-40), İslâmî fazîletlerin yaşandığı “Altın Çağ” olarak kabul edilir. Bu devirde İslâm orduları Kuzey Afrika, Kıbrıs, Sûriye, Anadolu, Irâk, İrân içlerine seferlere çıktılar.)
- EMEVİ HALİFELERİ DEVRİ (661 - 1492 -[H40- 898])(Slayt-5)
(Emevîler Çin, Orta Asya, Hazar ülkesi, Hindistan, bütün Orta Doğu ülkeleri, Kuzey Afrika’dan –İspanya dâhil- Avrupa içlerine kadar geniş bir coğrafyada, aralıklarla sekiz yüzyıl hüküm sürdüler.)
EMEVİLER DEVRİ-ŞAM (661 -750 - [H40-132])
ENDÜLÜS EMEVİLERİ DEVRİ(756 -1492 [H138-898])
- ABBASİ HALİFELERİ DEVRİ (750 - 1517 -[H132– 923])(Slayt-6)
Abbasîler Devrinde, İslâm dîni, doğuda Büyük Okyanus’tan, batıda Atlas Okyanusu kıyılarına, kuzeyde Rusya içlerinden, güneyde Hind Okyanusu kıyılarına kadar yayılıp, üç kıtada İslâm devletleri hâkim oldu
- ABBASÎ HALİFELERİ DEVRİ-BAĞDAT(750 - 1257-[H132-656])
- KARAHANLILAR SEMERKANT-ÖZBEKİSTAN(840-1212)(Slayt-7)
- GAZNELİLER-GAZNE-AFGANİSTAN (963-1187)(Slayt-8)
- TOLONOĞULLARI-MISIR (868-905)(Slayt-8)
- AKŞİTLER-MISIR (935-969)(Slayt-8)
- BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ (1040-1157)(Slayt-9)
- IRAK-HORASAN SELÇUKLULARI(Slayt-9)
- SURİYE SELÇUKLULARI (1069-(Slayt-9)
- KİRMAN SELÇUKLULARI-İRAN (1157-1187)(Slayt-9)
- ANADOLU SELÇUKLULARI (1157-(Slayt-9)
- HARZEMŞAHLAR-HARZEM (1097-1231)(Slayt-10)
- EYYÜBÎ DEVLETİ (1174-1250)(Slayt-11)
- OSMANLI DEVLETİ (1299-1922)
- MEMLÜKLÜLER DEVRİ-MISIR (1257 1517 - [H656-923])(Slayt-12)
- OSMANLI HALİFELERİ DEVRİ (1517- 1924 – [H923 -1342]) (Slayt-13)
Osmanlı Devletinin hâkimiyeti
Avrupa’da Viyana’ya kadar olan yerlerde,
Asya’da Kırım, Kafkasya, bütün Orta Doğu ülkeleri,
Afrika’da Kuzey Afrika,
Denizlerde Hint ve Atlas Okyanusları ile Karadeniz, Marmara, Ege, Akdeniz, Adriyatik, Umman denizlerinde sürdü.
İslâm Devletlerinin Zamanımızdaki Sınırları: (Slayt-14)
AVRUPA’DA: 28 DEVLET
AFRİKA’DA: 22 DEVLET
ASYA’DA: 14 DEVLET
TOPLAM: 64
HİLAFETE BAĞLI DEVLET: 8
Osmanlı İmparatorluğunun dağılmasından sonra, sınırları kendi iradeleri dışında çizilen hilafete bağlı 8 devlette dikkate alındığında, 72 ayrı devlet kurulmuştur. Aradan geçen 100 yıl sonra etnik ve mezhepsel ayrılıklar tahrik edilerek her devletin en az üç ayrı devlete bölünmesi için İslâm Dünyası küresel güçlerin hedefinde bulunmaktadır.
***İSLÂM COĞRAFYASININ (AFRASYA/ASRİKA) JEOPOLİTİK DEĞERİ
(Slayt-15,16)
Birleşmiş Milletler Teşkilâtına üye 193 Devlet’in 60’ını(Üye Sayısının %31’i)halkı Müslüman Ülkeler teşkil etmektedir.(Slayt-16)
7,145 milyarlık Dünya Nüfusunun 1,6 Milyar’ını (Dünya Nüfusunun %22,5’u) Müslüman Devletlerin insanları, 150 milyon Km2 olan dünya karalarının 19 milyon Km2’sini (Dünya Karalarının %12,8’i) de 60 İslâm Ülkesinin toprakları teşkil etmektedir.
60 İslâm Ülkesinin 28’i Asya Kıta’sında, 28’i Afrika kıtasında, 4’ü de Avrupa Kıta’sındadır. İslâm Dünyasının dayandığı coğrafyayı İslâm Ülkelerinin ağırlıklı olarak bulundukları Afrika ve Asya Kıta’larını dikkate alarak, AFRASYA veya ASRİKA olarak vasıflandırılarak bu coğrafyanın insanlara verdiği özelliklere işaret etmek ve Jeopolitik bir kavram oluşturmak ASSAM çalışmalarının kapsamı içinde bulunmaktadır.
İslâm Coğrafyası; kendi aralarındaki sınırlar yok sayıldığında oluşturdukları ASRİKA/AFRASYA blok ile; (Slayt-17)
- Dünya adası olarak bilinen Asya, Avrupa ve Afrika Kıtalarının merkezinde bulunan;
- Dünyanın en büyük iç denizi konumundaki
- Akdeniz,
- Kızıl Deniz ve
- Karadeniz’in giriş kapıları sayılan
- Cebeli Tarık,
- Bab-El Mendeb,
- Çanakkale ve İstanbul boğazları ve
- Süveyş Kanalını kontrol eden; (Slayt-18)
- Atlas Okyanusu, Hint Okyanusu, Akdeniz, Karadeniz ve Hazar Denizine kıyıları olan;
- Asya, Avrupa ve Afrika Kıtalarına, Avrupa Birliği, Rusya, Hindistan Çin gibi süper güç sayılan Dünyanın büyük devletlerine kara ve denizden, Amerika Birleşik Devletlerine denizden sınır komşusu olan;
- Dünya kara, hava ve deniz ulaşım yollarının alternatifsiz merkezi olma imkânına sahip bulunan; (Slayt-19)
- Dünya petrol rezervlerinin % 55,5’ine, üretiminin % 45,6’sına, doğalgaz rezervlerinin % 64,1’ine, üretiminin % 33’üne[1], sahip olan;
- Jeopolitik konumu, ortak medeniyet değerleri ve tarihi birikimi ile imkân, gayret ve hedeflerini birleştirerek AFRASYA/ASRİKA Coğrafyasında geleceğin süper gücü olmaya namzet potansiyel bir güce sahiptir.
İslâm Dünyasını oluşturan devletlerin gerçek potansiyeline rağmen; (Slayt-20)
- Bugün topraklarına en çok müdahale edilen,
- Birleşmiş Milletleri en fazla meşgul eden,
- Terör ve anarşinin topraklarında eksik olmadığı,
- Kaynakları yabancı güçler tarafından yönetilen,
- İnsan hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiği,
- Gelir dağılımının bozuk olduğu,
- Siyasi, sosyal ve ekonomik istikrarsızlıkların hâkim olduğu,
- İç meselelerini çözmek için dış güç merkezlerinin yardım ve desteğini talep eden ve muhtaç olan,
Ülkeler konumunda bulunmaktadır.
***İSLAM DÜNYASININ İÇİNDE BULUNDUĞU DURUM:(Slayt-21)
Değerli Konuklarımız,(Slayt-22)
Geçen yüzyılın başında imparatorluklar dağıldı. İmparatorlukların bünyesinde bulunan milletler Birinci Dünya Savaşının galipleri tarafından güdümlü devletçikler halinde teşkilatlandırıldı. Bağımlı devletler, özgür olduklarını zannettikleri halde, totaliter rejimlere mahkûm edildi. Diktatörler, vasi devletler tarafından korundu ve desteklendi.
İki dünya harbi arasında, batının gelişmiş devletleri daha ziyade faşist diktalarla, Sovyetler ve bağlıları da komünist diktalarla idare edildi.
İkinci Dünya savaşından sonra, (Slayt-23, 24) Milletler Cemiyeti (10 Ocak 1920: 18 Nisan 1946); Savaşın galipleri tarafından revize edilerek yeniden teşkilatlandırıldı ve 24 Ekim 1945 tarihinde Birleşmiş Milletler (BM) kuruldu. Amacı “adalet ve güvenliği, ekonomik kalkınma ve sosyal eşitliği uluslararasında tüm ülkelere sağlamak” olarak gösterilmesine rağmen, (Slayt-25) 2. Dünya Harbinin galibi ve BM Güvenlik Konseyinin Daimî üyelerinin (ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin) Dünyadaki ve özellikle İslam Coğrafyasındaki çıkarlarını korumak için kurulmuş bir teşkilat olarak işlev görmüştür.
(Slayt-26) Cumhurbaşkanımız bu çarpık ve gücün adaletini temsil eden yapılanmaya “DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR” söylemiyle tepki göstererek, İslâm Dünyasının hak ve hukukunun savunulacağı yeni bir sisteme ihtiyacı belirtmiş ve belirmeye devam etmektedir.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında, (Slayt-27) batılı devletlerde, ABD ve İngiltere örnek alınarak, demokratik sistemler yerleşirken, Rusya ve bağımlılarında Komünizm yönetim sistemi olarak benimsendi.
Batı, komünizme karşı Amerika’nın önderliğinde NATO bloğunu, Rusya’nın liderliğindeki Sovyetler Birliği de, azgın kapitalizme karşı VARŞOVA Paktını oluşturdu.
Geçen yüz yıl, Silahlı Güç öne çıkarılarak, geliştirilerek ve teşvik edilerek, iki süper gücün ve temsil ettikleri ideolojilerin çatıştırılması sonucunda, tam bağımsızlıklarını kazanamamış ülkelerin sömürülmesi ile geçti.
İkinci Dünya Savaşından sonra, 27. Haçlı Seferinin ileri karakolu olarak Filistin’e yerleştirilen İsrail, hançer gibi girdiği İslam Coğrafyasının kalbi mesabesindeki coğrafyada, Hıristiyan Dünyasının gözü, kulağı ve yumruğu gibi desteklenirken ve BM dâhil Batının Kontrolündeki bütün kuruluşlar tarafından himaye edilirken, yoğun psikolojik harekâtla, Dünyanın yönetimi Siyonizm’in kontrolündeymiş gibi gösterilerek ve İslam Dünyasına gözdağı verilerek, Bu küçük Devletin Batının maşası olduğu unutturulmak istenmiştir.
Yüzyılın sonunda, Afganistan’ı işgali altında tutmaya çalışan Sovyetler Birliği dağılmış ve sosyalist ideoloji çökmüştür.
Bu yüzyılın başında, rakipsiz kalan ABD ve NATO, dünya jandarmalığını üslenmiş, özgürlük getirmek bahanesiyle “Medeniyetler Çatışması” misyonu ile Afganistan’ı ve Irak’ı işgal etmiş, fiili işgaller pahalıya mal olduğundan, “Büyük Ortadoğu Projesi” adı altında yeni bir senaryoyu dünyaya deklare ederek, Tunus, Mısır, Libya, Yemen, Somali, Irak ve Suriye’den başlamak üzere İslam dünyasını sosyal, siyasi ve ekonomik çalkantılara ve istikrarsızlığa sevk etmiştir. Toparlanan Rusya ve ekonomisini güçlendiren Çin de, İslam Dünyası üzerinde kendilerine bırakılan egemenlik sahalarında daha aktif rol alarak, perde arkasında Batı ile ittifak halinde, İslam Ülkelerinin akıttığı kan ve gözyaşından kendilerine siyasi ve ekonomik çıkar sağlama yolunu tutmuşlardır.
Egemen olması gerektiği Coğrafyasında İslâm Dünyası, her bir İslam Ülkesinin üniter yapılarının içindeki etnik ve mezhepsel farklılığa sahip unsurlarının bir birleri ile savaştırıldığı, ilan edilmemiş, gizli, sinsi, kirli ve asimetrik Üçüncü Dünya Savaşının alanı haline getirilmiştir. Türkiye’yi ve İslâm Coğrafyasını kan ve gözyaşına boğan ve harabe haline getiren;
Afganistan’da,(Slayt-28) EL KAİDE; Irak’ta HAŞDİ ŞABİ; Sudan’da BOKO HARAM, Türkiye’de DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ CEPHESİ (DHKP-C), TÜRKİYE KOMÜNİST PARTİSİ/MARKSİST LENİNİST (TKP/ML), PKK, PYD, FETÖ/PDY; Suriye’de EL NUSRA CEPHESİ, DEAŞ, PYD, HTŞ, Lübnan’da HİZBULLAH silahlı terör örgütleri küresel güçlerin kontrol ve desteğinde faaliyet göstermektedirler.
Sahip olduğu avantajlara rağmen İslam ülkeleri, (Slayt-29) emperyalist batı devletlerinin müdahaleleri ile büyük bir kargaşa içine düşmüştür. Bu kargaşanın sonucu olarak İslam coğrafyasında büyük acılar ve yıkımlar yaşanmaktadır.
Milyonlarca Müslüman evlerini, yurtlarını terk etmek veya ölmek arasında tercih yapmak zorunda bırakılmaktadır. (Slayt-30)
Göç yollarında binlerce Müslüman çeşitli şekillerde ölmekte, göç etmeyi başaranlar ise yoksulluk ve sefalet içinde yaşamaya mahkûm bırakılmaktadır.
(Slayt-31)Her gün yeni bir katliam yaşanmaktadır. Ülkelere öldürerek giriyorlar. Girdikten sonra ortalığı öyle karıştırıyorlar ki kan durmuyor. 2003 yılından beri Irak’ta 650.000 sivil katledilmiş. Afganistan’da her yıl binlerce sivil hayatını kaybediyor. Filistin 60 yıldır kan ağlıyor.
2017 verilerine göre sadece Suriye’de 400.000 insan hayatını kaybetmiş, 6,5 milyon Suriye vatandaşı yerinden yurdundan göç etmiştir. Suriyeli mülteciler, Türkiye (3.285.533), Irak (249.726), Ürdün (629.128), Mısır (132.275), Lübnan (1.172.753) ve Kuzey Afrika’da diğer yerlere göç etmiştir. Bu rakamların dışında yoğun bir şekilde Avrupa’ya göç girişimleri olmakta ve büyük bir kısmı Ak Denizde yaşamlarını yitirmektedir.
(Slayt-32) Üçüncü Dünya Savaşı İslam Ülkelerine karşı ilan edilmemiş bir savaş olarak sürdürülmektedir. Osmanlı’nın yıkılmasından sonra yönetimsiz kalan Müslümanlar küçük devletçikler kurarak varlıklarını devam ettirmeye çalışmış, ancak birlik ve beraberliğini kaybettiklerinden küresel güçler için sömürü alanı haline gelmişlerdir. Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği, NATO, Bağımsız Devletler Topluluğu İslam Coğrafyasını ele geçirmek için İslam Ülkelerinde, kontrol ettikleri terör örgütleri vasıtasıyla vekâlet savaşları (asimetrik Savaş) yürüterek otorite tesis etmeyi amaçlamaktadır.
***KUR’ANDA VE SÜNNETTE İHTİLAFI ZEMMEDEN HÜKÜMLER (Slayt-33)
EN’AM SURESİ 65. AYET(Slayt-34)
“(Habibim) De ki; O (Allah-u Tealâ) size üstünüzden (gökten) veya ayaklarınızın altından (yerden) bir azap göndermeye ya da sizi fırkalar halinde(bir birinize düşürüp)karıştırarak kiminize kiminizin be’sini (hıncını) tattırmaya kâdir (gücü yeten) dir. Bak! Anlasınlar diye ayetleri türlü türlü nasıl açıklıyoruz.” (En’am 65)
قُلْ هُوَ الْقَادِرُ عَلَى أَن يَبْعَثَ عَلَيْكُمْ عَذَابًا مِّن فَوْقِكُمْ أَوْ مِن تَحْتِ أَرْجُلِكُمْ أَوْ يَلْبِسَكُمْ شِيَعاً وَيُذِيقَ بَعْضَكُم بَأْسَ بَعْضٍ انظُرْ كَيْفَ نُصَرِّفُ الآيَاتِ لَعَلَّهُمْ يَفْقَهُونَ {الأنعام/65}
(Slayt-35)“Fırka fırka olup dinlerini parça parça edenlerle senin hiçbir ilgin yoktur. Onların işi Allah’a kalmıştır. Sonra O, yaptıklarını kendilerine haber verecektir.” (En’am: 159)
إِنَّ الَّذِينَ فَرَّقُواْ دِينَهُمْ وَكَانُواْ شِيَعًا لَّسْتَ مِنْهُمْ فِي شَيْءٍ إِنَّمَا أَمْرُهُمْ إِلَى اللّهِ ثُمَّ يُنَبِّئُهُم بِمَا كَانُواْ يَفْعَلُونَ {الأنعام/159}
HADİSİ ŞERİFLER:(Slayt-36)
Habbâb ibni Erett (Radıyallahu Anh)’ten rivayet edildiğine göre, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu;
“Rabbim Tebareke ve Tealâ-dan üç haslet istedim, bana ikisini verdi, birisini vermedi.
Rabbim Tebareke ve Tealâ-dan bizi bizden önce geçen ümmetleri helâk ettiği(kıtlık, tufan, maymun ve domuza dönüştürülme gibi ümmetin kökünü kazıyacak azaplar)ile helâk etmemesini istedim, bunu bana verdi:
Rabbim Azze ve Celle-den bizim üzerimize bizden gayri düşman (kâfirler) i musallat etmemesini istedim, bunu da bana verdi.
Rabbim Tebareke ve Tealâ-dan bizi, çeşitli fıkralar haline getir(ip birbirimizle muharebe ettir)memesini istedim, fakat bunu bana vermedi.” (Ahmet İbni Hanbel, Müsned, No: 21109, 21112, 7/449-450, No: 12488, 4/294,Tirmizi, Fiten:14, No: 2175, 4/471, İbni Mâce, Fiten: 9, No: 3951, 2/1303, Nasâi, Kıyamü’l-leyl: 16, No: 1637, 3/239)
***İSLÂM DÜNYASININ İÇİNDE BULUNDUĞU DURUMDAN KURTULMAK İÇİN ALINMASI GEREKEN TEDBİRLER (Slayt-37)
İslâm Dünyası kendi coğrafyasının;(slayt-38)
- Ülkelerin üniter yapılarının içindeki etnik ve mezhepsel farklılığa sahip unsurlarının bir birleri ile savaştırıldığının,
- İlan edilmemiş, gizli, sinsi, kirli ve asimetrik 3. dünya savaşının alanı haline getirildiğinin farkına varmalıdır.
Bu savaştan galip çıkmak için İslâm Ülkeleri;(slayt-39)
- Egemen güçlerin, her gün bir kat daha artan, zaaflarını anlamalı ve hassasiyetlerinin arttırılmasını sağlayacak girişimler yapmalıdırlar.
- Ülkelerinde hakkın adaletini sağlamalıdırlar,
- İnsanların temel hak ve özgürlüklerini garanti altına almalıdırlar,
- Siyasi ve ekonomik istikrarı sağlamalı ve devam ettirmelidirler,
- Müslüman milletler ne sebeple olursa olsun, yerine koyacakları kurumları ve kadroları Hazırlamadan devletlerinin iktidarlarını devirmek için isyan etmemelidirler,
- Ülkelerinde adaleti, kişi hak ve özgürlüklerini, siyasi ve ekonomik istikrarı temin ettikten sonra,
- İslâm ülkelerinin bir irade altında toplanmalarını sağlayacak girişimleri başlatmalıdırlar.
- Sivil toplum kuruluşları, kanaat önderleri, yükseköğretim kurumları İslâm birliğinin zaruretini, tesis edilmesinin usul ve esaslarını gündemlerinin ilk maddelerine almalıdırlar.(slayt-40)
- İslâm birliği fikri Müslüman milletlerde yerleştirilmelidir.
- Farklı mezheplere sahip İslâm âlimleri toplantı ve istişarelerle çatışmayı ve ihtilafları giderecek çözüm yollarını bulmalıdırlar.
- Ülke lider ve yöneticileri birliğin sağlanma usul ve esaslarında inceleme, araştırma yaptırmalı, her seviyedeki temsilcilerin katıldığı İslâm ülkeleri toplantılarının birinci gündem maddesinin İslâm Birliğinin tesisi konusu olmasını sağlamalıdırlar.
***İSLAM BİRLİĞİNE GİDEN DİKENLİ YOLLARI NASIL AŞABİLİRİZ?(Slayt-41)
Devletlerin kuruluş amacı(slayt-42)
Devletlerin kuruluş amacı adaleti tesistir.
Kişilerle kişiler arasında, kişilerle devlet arasında ve başka devletlerle kendi devleti ve toplumu arasında temel hak ve özgürlüklerin korunup kollanması, devletlerin asli görevleridir.
Devletin asli faaliyet alanları:(Slayt-43)
Teşkilatlanarak, otoritesini tesis etmiş bir devletin merkezden yönetilmesi gereken asli faaliyet alanı dörttür.
Şüphesiz bunların başında ADALET gelir.
Adaletin tesisi güç ister. Bu nedenle İÇ GÜVENLİK ve dış tehditlere karşı SAVUNMA alanı da merkezden yönetilmelidir.
Kişilerin, toplumun ve devletin diğer devletler nezdindeki hak ve menfaatleri ile ilgili politikaları geliştirecek olan DIŞ İŞLERİ faaliyetleri de merkezden yönetilmesi zaruri olan faaliyetlerle birlikte düşünülmelidir.
Çağdaş Devlet yönetim prensiplerinden sayılan bu tespit, Peygamber Efendimiz (SAV) tarafından Medine’ye Hicret edip de İslâm Devletini kurduğu Miladî 622 yılında bizzat uygulanmıştır.
Peygamber Efendimizin yaptığı ilk işlerin başında, kişilerle kişiler arasında olabilecek ihtilafları çözmek üzere yargıçlar (Adalet Sistemi) görevlendirmiştir.
İkinci olarak, asayiş ve emniyeti sağlayacak bir güç (İçişleri) oluşturmuştur.
Üçüncü olarak, Medine dışından gelecek tehlikeleri tespit ve erkenden önlenmesi için seyyieler/ keşif kolları (Savunma Gücü) teşkil ve görevlendirmiştir.
Dördüncü olarak da; İslâmı zamanın büyük devletlerine ve komşu aşiretlere anlatacak tebliğciler (Dışişleri Faaliyetleri) görevlendirmiştir.
İslâm Ülkeleri arasında birliğin tesis edilebilmesi için asgari bu dört faaliyetin merkezden yürütülmesini sağlayacak bir organizasyonun tesisi hedef alınmalıdır.
***İSLÂM ÜLKELERİ KENDİ SORUNLARINI KENDİLERİ ÇÖZMELİDİR(Slayt- 44)
Afganistan, Suriye, Irak, Libya, Yemen, Somali, v.b İslâm ülkelerinde hüküm süren kargaşa; (slayt- 45)
- Başka ülkeleri karıştırmadan, İslâm dünyası tarafından oluşturulacak bir organizasyon ile çözümlenebilir. Bu organizasyon İslâm birliği için de çekirdek olabilir.
- Adı, “İslâm Ülkeleri Kriz Yönetim Konfederasyonu” olabilir.
- (Slayt-46, )Aranan kıstaslara uyan gönüllü Müslüman devletlerden oluşmalıdır.
- Devletler bu organizasyona anlaşmalarla katılabilmeli ve bağlanmalıdır.
- Üye ülkelerin temsilcilerinin oluşturduğu, daimi çalışan, amaca uygun kararların alınıp uygulanmasını sağlayacak bir parlamentosu bulunmalıdır. Parlamento üye devletlerin iradeleri ile kuruluş gerekçesindeki amaçlara hizmet etmelidir. Gerektiğinde kriz bölgelerindeki taraflar, müracaatları halinde parlamentoda oran dâhilinde temsil edilebilmelidir.
- (Slayt-47)Parlamentoya bağlı ve hesap veren, kriz merkezi oluşturulmalıdır.
- Kriz merkezinin içinde, askeri, siyasi, hukuki, ekonomik ve sosyal operasyonları yönetebilecek harekât merkezleri bulunmalıdır.
- Üye ülkeler gerekli mali desteği sağlamalıdır.
- Kriz merkezinin kontrolünde hareket eden, üye devletlerin katkıları ile teşekkül edecek bir askeri güce de sahip bulunmalıdır.
- Kriz merkezinin faaliyet göstereceği yer; kriz bölgeleri ve üye ülkelerin teklifleri dikkate alınarak parlamento tarafından belirlenmeli ve gerektiğinde değiştirilebilmelidir.
(İslâm Ülkeleri Kriz Yönetim Konfederasyonu Organizasyon Şeması)
- Konfederasyonun krizlerin taraflarına yaklaşımı yapıcı, barışçı, hakkaniyetli, temel insan hak ve özgürlüklerine tam saygılı, birleştirici, sosyal dokuyu koruyucu, yardım edici ve gerektiğinde de zorlayıcı olmalıdır. (Slayt-48)
İslâm Dünyası böyle bir konfederasyona sahip olabilseydi, Mısır, Tunus, Libya, Yemen ve Suriye Devrimleri olmadan, Irak ABD tarafından işgal edilmeden, bu ülkeler kargaşa ortamına sürüklenmeden ve yıkılıp harabeye çevrilmeden adil bir yönetim şekline dönüştürülebilirlerdi.
Zaman geçmiş değildir. (Slayt-49)
Küresel Güçlerin organizasyon ve kontrolünde Cidde’de, Cenevre’de ve Astana’da yapılan “Terörle Mücadele Toplantıları” yerine, küresel güçlere ihtiyaç duymadan, yine Suudi Arabistan, Türkiye, Mısır, Irak, Ürdün, Lübnan, Katar, Kuveyt, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman’ın katılımı ile “İslâm Ülkelerindeki Krizlere Müdahale Toplantısı” yapılabilirdi.
Bu toplantıya başka Müslüman ülkeler de katılabilirdi. Bu toplantıda “Kriz Yönetim Konfederasyonu”nun temelleri atılabilirdi.
Çalışmalarına da Suriye’den başlayabilirdi.
Konfederasyona katılacak ülkelerin imkânları ile bir merkezden yapılacak müdahalelerle, Suriye’de rejim ve muhalifler birbirlerini yok etmeden bir orta noktada, buluşturulabilirdi.
Sosyal ve inanç dokusu korunarak, tam eşit hak ve özgürlükler tanınarak, kabul edilebilir bir genel seçim sonucu, kendi özerk bölgelerinde adil bir yönetim kurulabilirdi.
Suriye krizinin çözümü ile bütün İslâm Âlemine ve sorunları istismar ederek içinden çıkılmaz hale getiren batıya fevkalade önemli bir örnek sunulabilirdi.
Bu da Suriye halkının mutluluğunu sağlayan, bütün göçmen ve mültecilerin yurduna ve memleketine dönerek ülkelerinin yeniden imarına imkân veren MÜSLÜMANCA bir çözüm olurdu.
Sadece İslâm Dünyasında değil tüm dünyada, huzurun hâkim olması “İSLÂM ÜLKELERİ KONFEDERASYONU”nun gerçekleşmesi ile mümkün olabilecektir
***İSLÂM ÜLKELERİ BİRLİĞİ SÜRECİNDE ASSAM TASAVVURU;(Slayt-50)
Öncelikle;(Slayt-51)
- Yetkisi, imkânları, gücü, yapısı, üye sayısı anayasa, yasa ve tüzüklerle belirtilmiş, 60 İslâm Ülkesinin Ortak iradesinin temsil edildiği “İslâm Ülkeleri Parlamentosu”nun daimi olarak teşekkül ettirilerek “İslâm Ülkeleri Konfederasyonu” oluşturulmalıdır.
Sonra;(Slayt-52)
- İslâm Ülkeleri Konfederasyonunun, devletlerin asli görev alanları olan, adalet, güvenlik (iç ve dış) ve müşterek dış politika usul, esas ve prensiplerini belirleme çalışmaları sürdürülürken, etnik ve coğrafi bakımdan yakın İslam Devletlerinin ortak iradelerinin temsil edildiği, (Slayt-53) “Bölgesel İslâm Ülkeleri Parlamentoları” oluşturulmalıdır. (İslâm Ülkeleri 8 ayrı coğrafyada gruplandırılmalıdır. (Bu Gruplandırma; Orta Doğu [12 ülke][2] , Orta Asya [8 ülke], Yakın Doğu [4 ülke], Güney Doğu Asya[3 ülke], Kuzey Afrika [6 ülke], Doğu Afrika [6 ülke], Batı Afrika [18 ülke], Avrupa [4 ülke]Müslüman Devletleri şeklinde olmalıdır.)(Slayt-54)
Müteakiben;(Slayt- 55)
- “Bölgesel İslâm Konfederasyonları”nın merkezî yönetimleri güçlendirilerek Federasyonlara dönüşmesi ve her “Bölgesel İslâm Ülkeleri Federasyonlar”, “İslâm Ülkeleri Konfederasyonuna” Konfedere Birlik olarak bağlanmalıdır.
Nihai olarak da; (Slayt-56)
- Merkezî müşterek irade “İslâm Ülkeleri Konfederasyonu Parlamentosu”nda, bölgesel oluşumların müşterek iradeleri de “Bölgesel İslâm Ülkeleri Federasyon Parlamentoları”nda temsil edilmelidir.
- Parlamentolara bağlı “icra organları” oluşturulmalıdır.
- Merkezi ve bölgesel icra organlarının kontrolünde “Adalet Divanları” ve Adalet Divanlarının kararlarının uygulanmasını sağlayacak, “Ani Müdahale Kuvvetleri” kurulmalıdır.
- “Asayiş ve iç güvenliğin” temini için teşkilâtlanma yapılmalıdır(Slayt-57)
- Dış güvenliğin sağlanması için “savunma sanayi üretimi işbirliği” oluşturulmalı ve “savunma ittifakı” organize edilmelidir.
- “Ortak dış politikaların” belirlenmesi ve uygulanması için teşkilâtlanma;
- “Ekonomik işbirliği”
- İslâm Ülkeleri Konfederasyonu ve Bölgesel İslâm Ülkeleri Federasyonları için üye devletlerin adalet sistemleri üzerinde “İnsan Hakları” ve “Ceza Mahkemeleri”nden oluşan bağımsız “yargı sistemi” oluşturulmalıdır.
Bu organizasyonun tamamlanmasını müteakip İslâm birliğinin sağlandığı söylenebilir.
***İSLÂM BİRLİĞİ YOLUNDA ATILMASI GEREKEN İLK ADIMLAR NELER OLMALIDIR?(Slayt-58)
İslâm Birliğinin ilk adımı,“İslâm Ülkeleri Parlamentosu”nun teşkili olmalıdır. (Slayt-59)
“İslâm Ülkeleri Parlamentosu”nda ülkeler nüfusları le orantılı olarak temsil edilmelidir.
Başlangıçta, “İSLÂM ÜLKELERİ KRİZ YÖNETİM KONFEDERASYONU” gibi çalışmalıdır.
Hedefi İslâm Ülkelerini bir irade altında toplayacak müesseseleri oluşturmak olmalıdır.
“İslâm Ülkeleri Parlamentosu”nun oluşturulması da bir sürece bağlı olacağından bunun teşkilinin ilk adımı da HER İSLAM ÜLKESİNİN BAKANLAR KURULUNDA BİR İSLAM BİRLİĞİ BAKANLIĞININ kurulması olmalıdır.
***İSLÂM BİRLİĞİ İÇİN BİR HAL TARZININ TESPİTİNDE ASSAM YOL HARİTASI(Slayt-60)
Bu kongrenin amacı; Halkı Müslüman ülkelerin ortak irade altında toplanabilmeleri için geçmişten günümüze yönetim şekillerini inceleyerek İslam Birliği için bir hal tarzı ortaya koymaktır.
60 İslâm Ülkesinin içinde bulunduğu kargaşadan kurtulup hak ettiği güce ulaşarak sahip oldukları toprakları ve dünyayı barış ve huzur beldesi haline getirmeleri, kendilerinin bir irade altında toplanması ile mümkündür.(Slayt-61)
- İslam tarihini ve İslâm Fıkhını,
- Çağımızın adil devlet yönetim şekillerini,
- Farklı medeniyetlerin ortak uygulamalarını,
- Hukuk sistemlerini ve
- Temel insan hak ve özgürlükleri sağlayan beynelmilel prensip ve uygulamaları
Bilimsel disiplin içinde araştırıp inceleyerek,
- İslam ülkelerinin bir irade altında toplanması için gerekli müesseseleri ve
- Bu müesseselerin oluşup uyumlu çalışabilmeleri içinbir mevzuatın oluşturulmasına, acilen ihtiyaç bulunmaktadır.
Devletlerin aslî faaliyet alanları da dikkate alınarak, 2017’den başlayarak birer yıl ara ile icra edilmesi tasavvur edilen “Uluslararası ASSAM İslâm Birliği Kongreleri” serisinin ana konuları:(Slayt-62)
- İslam Birliği için Yönetim Şekil ve Organları Mevzuatının Tespiti (2017),
- İslam Birliği için Ekonomik İşbirliği Usul ve Esaslarının Tespiti (2018),
- İslâm Birliği için Savunma Sanayi İşbirliği Usul ve Esaslarının Tespiti (2019),
- İslâm Birliği için Ortak Savunma Sistemi Usul ve Esaslarının Tespiti (2020),
- İslâm Birliği için Müşterek Dış Politika Usul ve Esaslarının Tespiti (2021),
- İslâm Birliği için Müşterek Adalet Sistemi Usul ve Esaslarının Tespiti (2022),
- İslâm Birliği için Ortak Asayiş ve Güvenlik Usul ve Esaslarının Tespiti (2023),
Şekilde seçilerek, İslam Ülkelerinin bir irade altında toplanması için gereken müesseseler ve bu müesseselerin mevzuatının bir hareket tarzı olarak ortaya çıkarılması sağlanacaktır.
(Slayt-63)Kongrenin birincisi ASSAM’ın merkezi olan İstanbul’da, Üsküdar Üniversitesi, ASDER-“Adaleti Savunanlar Derneğinin de iştirakiyle” ve İDSB “İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği”, 23 – 24 Kasım 2017 tarihinde, planlandığı şekilde icra edilmiştir.
Müteakip kongrelerin ASSAM bünyesinde ve koordinatörlüğünde diğer ülkelerle işbirliği halinde farklı ülkelerde yapılması planlanmaktadır.
Kongre Türkçe, Arapça ve İngilizce olacak dillerinde, açılış konuşmaları ve bildiri sunumları simültane tercüme edilerek dinleyicilere ulaştırılmıştır.
Bildiriler ASSAM Uluslararası Hakemli Dergide (ASSAM-UHAD) elektronik ortamda yayınlanması ve hazırlanan Kongre sonuç raporunun, karar verici mekanizmalara gönderilmesi ve yayınlanması planlanmıştır. 25 Kasım 2017
Adnan Tanrıverdi
ASSAM Ynt. Krl. Bşk.
[2] [ ] Köşeli parantez içindeki rakamlar Bölgelere bağlı devlet sayısını göstermektedir.