İslam Ülkeleri Adalet Sistemi İnceleme ve Araştırma Kurulu
Güney Afrika Cumhuriyeti’nin müracaatı ile Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail’in Filistinlilere soykırım yaptıklarını tespit ve bunun durdurulması yolunda karar alınmıştı.
Uluslararası Adalet Divanı, Lahey’de Güney Afrika Cumhuriyeti'nin İsrail aleyhine açtığı "soykırım" davasında ihtiyati tedbir talebine ilişkin kararını açıkladı. Uluslararası Adalet Divanı, İsrail'in Soykırım Sözleşmesi çerçevesindeki yükümlülüklerinin bazılarını ihlal ettiğine ilişkin ihtiyati tedbir kararı almaya yetkisi olduğuna hükmetti. Mahkemenin yargıcı, Güney Afrika'nın açtığı soykırım davasında haklı olduğunu söyledi. Karar şöyle:
"İslam fıkhında kişiler arasında ve kişilerle yönetim arasında adaleti sağlamada uygulanacak hükümler, suç sayılan fiiller ve uygulanacak cezalar" konulu seminer İlahiyatçı Yazar Furkan Yılmaz ALTUNÖZ sunumuyla ASSAM Kayseri İl Başkanlığı tarafından 27 Ekim 2014 tarihinde Kayseri'de gerçekleştirilmiştir.
Sunum dosyasına aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
(Tebliğ 03-05 Ekim 2013 tarihinde Bingöl Üniversitesi tarafından düzenlenen "Geçmişten Günümüze Alevilik 1. Uluslararası Sempozyumunda" sunulmuştur. Tebliğin tamamı bildiri kitabı basıldığı zaman yayınlanacağından dolayı tebliğin özeti ASSAM okuyucularına sunulmuştur. Kitaba www.alifuatgokce.com/makaleler.html adresinden ulaşabilirsiniz.)
Tebliğde İslamiyet’te devlet idaresi ve Hz. Ali’nin yönetim ve adalet anlayışını; kuran-ı kerim peygamber efendimizin hadisleri ve Hz. Ali’nin uygulamalarından örnekler vererek açıklanmıştır.
Devletin meydana gelebilmesi için gerekli olan unsurlar; insan, toprak ve egemenliktir.
Devlet insanın ihtiyaçları doğrultusunda ortaya çıkmış bir olgudur. İnsan, toplayıcılık, avcılık döneminden itibaren ihtiyaçlarını giderebilmek için bir arada yaşamak zorunda kalmış ve bu zorunluluk sonucu paylaşmayı ve dayanışmayı öğrenirken, bunlarla eş zamanlı olarak birbiriyle çatışmayı da öğrenmiştir. İbn-i Haldun insanların sosyal bir yaratık olduğu ve toplum içinde bir arada yaşamak zorunda olduğunu belirtmiştir. İnsanı toplum içinde yaşamaya iten nedenler arasında “ekonomi” ve “güvenlik” kavramlarını öne çıkaran İbn-i Haldun, insanların çeşitli ihtiyaçlarını tek başlarına gideremeyeceği için yardımlaşma ve kendilerini savunabilmek için dayanışma kavramlarına değinmiştir. DOLAYISIYLA DEVLETİN OLUŞUMUNDA EN ÖNEMLİ UNSUR İNSANDIR.
1 Ekim de Müdahil sıfatımla Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmekte olan 28 Şubat davasına katıldım.
Salonda bir sükûnet hâkimdi ve çoğunlukla sanık yakınları doldurmuştu. 28 Şubatta var olduğu iddia edilen darbe girişimi bizce kesinlikle gerçekti. Peki, öyleyse salon neden mağdur denilen kesimce doldurulamıyordu?
28 ŞUBAT
YARGI ÖNÜNDE
28 ŞUBAT 1997 OLAYININ KAPSAMLI TANIMI;
Zamanın, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir tarafından “Demokrasiye Balans Ayarı” olarak nitelendirilen, Genelkurmay Genel Sekreteri Tümgeneral Erol Özkasnak tarafından “Post Modern Darbe” olarak vasıflandırılan 28 ŞUBAT 1997 OLAYI;
Milletin İslâmî inancından kaynaklanan yaşam tarzını, din dışı değerlerin hâkim olduğu Batı Dünyası hayat tarzına dönüştürmek maksadıyla;
Planlamasına 24 ARALIK 1983 ( I. Özal Hükümetinin Güvenoyu aldı) tarihinde,icrasına 18 NİSAN 1993 ( 8. Cumhurbaşkanı Merhum Turgut Özal vefat etti.) tarihinde başlayarak 28 Şubat 1997 tarihinde zirve bulan ve 12 Eylül 2010 ( Anayasa referandumu yapıldı)-(Darbe uygulamasının son bulduğu tarihi, “irtica ile Mücadele Eylem Planı İddianamesinin Ergenekon Davası ile birleştirildiği 05 Nisan 2012 tarihine kadar da uzatabiliriz.) tarihine kadar uygulanan;
Müsait yasal mevzuata dayanılarak, Milletin manevi değerlerini tehdit gören seküler, kavmiyetçi, devletçi ve sol ideoloji sahiplerinin kadrolaştığı, Yüksek Yargı, YÖK, bir kısım Sivil Toplum Kuruluşları, basın ve sermaye sahiplerinin destek ve teşviki ile uygulamasının zirveye ulaştığı dönemdeki Türk Silahlı Kuvvetlerinin Yüksek Komuta kademesini teşkil eden, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail hakkı Karadayı, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hikmet Köksal, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya (ölü), Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ahmet Çörekçi, Jandarma Genel komutanı Orgeneral Teoman Koman ve Milli Güvenlik kurulu Genel Sekreteri İlhan Kılıç liderliğinde; zamanın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in gönüllü ve aktif desteği ile Milli Güvenlik Kurulu kullanılarak ve zayıfkoalisyon Hükümetlerinin sebep olduğu istikrarsız siyasi ortamdan yararlanarak;
Meşru Hükümete, Anayasal düzene, TSK, Yargı ve Milli Eğitim başta olmak üzere devlet bürokrasisinde görevli inancını yaşama gayretinde olan kamu görevlilerine, Üniversite ve orta dereceli okulların İslâmi inancını yaşama gayretinde olan öğretim görevlisi ve öğrencilerine, taraflı basın tarafından yapılan hileli ve kötü niyetli propagandalarla sindirilmiş Milletin manevi değerlerine ve İslami İnancını yaşamak azminde olan fertlerinin temel hak ve özgürlüklerine indirilmiş;
Planlı, hazırlıklı ve SİNSİ BİRASKERİ DARBEDİR.
Kamu yönetiminin temel amaçları arasında; vatandaşlarına en iyi koşullarda hizmet verecek bir ortam yaratma, sahip olduğu yetkileri yasalar çerçevesinde hakkaniyet ölçüleri içinde kullanarak adaletli davranma bulunmaktadır. Kamu yönetiminin büyüyen yapısı bu amaçları tam anlamıyla gerçekleştirmesinin önünde engel oluşturabilir. Bu engeller arasında teşkilat yapısı, personelin bilgi seviyesi, davranışları ile yasal düzenlemeler sayılabilir. Amaçların ideal anlamda gerçekleştirilememesi ise hizmetin etkinliğini ve verimliliğini azaltır ve sonrasında halkın nazarında devletle ilgili yanlış algılamalara neden olabilir.