Gazze’de soykırım sürerken, Filistinlileri katleden, evlerini yakan yıkan, hastane ve ibadet yerlerini acımasızca bombalayan İsrail’e mani olmaya çalışacağına, tam tersine İsrail’in sırtını sıvazlayan, arka çıkan Avrupa Birliği, kendi kuruluş ilkelerinin 2. Maddesine sadık kaldığına inanıyor.
Kıbrıs konusunda da bir tarafta Hristiyan Rumlar, diğer tarafta Müslüman Türkler olduğu için Avrupa Birliği sözümona kendi kuruluş ilkelerinin 2. Maddesine sadık kalmış ve kayıtsız koşulsuz her aşamada Rumları desteklemeyi tercih etmişti.
Öte yandan Avrupa Birliği Komisyonu’nun 2023 yılı Genişleme Strateji Belgesi’nde yer alan Türkiye raporu ve raporun Kıbrıs’a ilişkin paragrafı, AB Anlaşması'nın 2. Maddesine göre tam bir yüz karası.
Tam üyelik kriterlerine ve 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasına aykırı olarak uluslararası hukuku iki kez çiğneyerek 1 Mayıs 2004 tarihinde Kıbrıs Rum Yönetimini tam üye olarak bünyesine alan Avrupa Birliği, o günden beri, gözü kapalı olarak Rumların istek ve görüşleri doğrultusunda kararlar alarak bütün güvenilirliğini yitirmiş, adeta Rumların kulu, kölesi olmuş durumdayken, Türkiye, Kıbrıs Türkleri, Kıbrıs konusu ve Kıbrıs adası hakkında aldıkları hiçbir karar gerçekleri ve doğruları yansıtmamakta. Adeta bir komedi tiyatrosu gibi kendileri yazıp, kendileri oynamaktalar.
Avrupa Birliği Komisyonu’nun 8 Kasım’da açıklanan 2023 yılı Genişleme Strateji Belgesi, AB’nin yarım asırdır süregelmekte olan geleneksel tutumunu muhafaza ettiğini, tarafgir olduğunu, kendi üyesini haksız da olsa kayıtsız koşulsuz desteklediğini ve Kıbrıs konusunda gerçeklerden ne kadar uzak olduğunu bir kez daha gözle önüne seriyor.
Zaten bu nedenle Kıbrıs konusu ve aynı şekilde Filistin sorunu son 60 yıldır bir türlü çözüme ulaşamadı. Ki, ortada bir eşitlik anlayışı, adalet, hak-hukuk olsaydı ve yayılmacı (emperyalist) ülkeler ABD ve AB gerçek bir şekilde tarafsız davransalardı, günümüze kadar çoktan Kıbrıs konusu ve Filistin sorunu çözülmüş olurdu.
Halk tabiri ile “Bunlar hep kendilerine Müslüman” her sorunu da insan haklarına uygun, adil ve adaletli değil kendi çıkar ve menfaatlerine göre yontuyorlar, sonra da kendilerinden olmayanlara insan onuru, özgürlük, demokrasi, eşitlik ve hukukun üstünlüğü dersleri vermeğe kalkıyorlar.
Bu saatten sonra kimi nasıl inandıracaklarını veya kimlere insan hakları mavalı okuyacaklarını çok merak ediyorum.
Prof. Dr. (İnş. Müh.), Doç. Dr. (UA. İliş.) Ata Atun
Dekan, Kıbrıs İlim Üniversitesi
KKTC Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı