Fakat sopa olarak kullanmak istedikleri ABD eski ABD değil.36.1 trilyon dolar borca batmış iflasını ilan etmek üzere olan bir ABD var karşımızda. ABD'de federal hükümetin 2023'ün başlarında 31,4 trilyon dolarlık borç sınırına ulaşması, borç limiti krizine neden olmuştu.ABD Hazine Bakanlığı, ülkenin temerrüde düşmesini önlemek için o dönemde bazı olağanüstü önlemleri devreye sokmuştu. Bu kapsamda Kamu Hizmeti Emekli ve Engelliler Fonu ile Posta Hizmeti Emekli Sağlık Yardımları Fonu'na yönelik yeni yatırımlar, bir süreliğine askıya alınmıştı. Ayrıca, Federal Çalışan Emeklilik Sistemi çökmüş durumda.Bu durum kongre de Cumhuriyetçiler ile Demokratlar arasında aylarca süren çekişmelere neden olmuştu.Uzun müzakerelerin ardından Kongre, Haziran 2023'te bazı harcamaları sınırlandıran ve borç limitini 1 Ocak 2025'e kadar askıya alan yasayı geçirmişti.Borç limiti nedir? Devletin gelirleri ile giderleri arasında ki makasın değer olarak yükseltilmesidir.Trump,bu uygulamayı dünyanın en aptalca siyaseti olarak kabul etmekte. Ve şiddetle karşı çıkmakta. Bu işin kendi dönemine bırakılmasına da fevkalade bozuk atmakta. Diğer bir mesele ise;Trump, yıkık- dökük Amerika’yı yeniden ayağa kaldırmak istiyor. Çin’e kaptırılan dünyanın üretim ve teknoloji liderliğini geri almak istiyor. Seçim kampanyası boyunca hep ‘Make Again Great America’ sloganını kullandı.Slogan yeniden büyük Amerika diyor.Demek ki ABD, dünyanın en büyüğü değil.Trump,alenen savaş değil ülkeyi imar etmek,Çin'e kaptırılan teknolojik üstünlüğü geri almak istiyor.Fakat öte yanda Siyonist'lerin emrinde ki müesses nizam büyük bir dünya savaşı istiyor. O yüzden Trump’ın gönlü başka, dili başka konuşuyor. Bir yanda; "Suriye'de ne işimiz var ne halleri varsa görsünler" derken öte yanda; "Suriye politikası hakkında bugünden bir şey söyleyemem" diyor.Benzer şeyi Ukrayna içinde sarf ediyor.Bir yanda; Türkiye'ye ve Reis-i Cumhur'a methiyeler dizerken öte yanda tarihle ve gerçekle hiç ilgisi olmayan "Kürtler ve Türkler kadim düşmanlar"diyor. Bir yanda; "3.Dünya savaşını ancak ben engellerim" derken öte yanda 3.Dünya savaşını çıkarmaya azmetmiş Netanyahu'dan daha Siyonist bir kabine kuruyor. Kulağına kim neyi üflerse çaresiz bir şekilde onu dile getiriyor.
İsrail cephesinde ise kudurmuş bir köpeğin yapıp ettiklerini görüyoruz. İsrail'de aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Gazze'de ateşkes ve esir takası anlaşmasına karşı olduklarını duyurmuştu. Ateşkes ilan edildi lakin İsrail kabinesinde çatlaklar olması nedeniyle geç imzalandı. Lakin İsrail’e güven olmaz imza aşamasında iken yapılan saldırılarda onlarca Gazze’li şehit oldu. Bu anlaşmalar Gazze’ye birazcık nefes aldıracaktır. Lakin kalıcı çözüm olmayacaktır. Zira İsrail-Hamas arasında 2008’den bu yana beş kez ateşkes anlaşması imzalandı. Bu ateşkes anlaşmaları genelde uluslararası arabulucuların çabalarıyla sağlanmıştı. Ancak temel siyasi ve güvenlik sorunları çözülememiş İsrail’in işgalci turtumu nedeniyle ateşkesler sürdürülebilir olmamıştı.
Erbakan Hoca’mızın dediği gibi: İsrail, ancak güçten anlar ve O güç Türkiye’dir.
Bunu görmüş olmalı ki İsrail, Savunma Bakanları Nato'yu Türkiye'ye karşı harekete geçmeye davet ediyor.Güney Suriye'de işgali genişleterek Türkiye'nin kırmızı çizgilerini silmeye çalışıyor.Bir yandan da biz bölgede azınlığız, Kürtler bizim bölgedeki müttefikimiz diyerek Suriye'deki YPG'ye arkandayım sinyalini veriyor.
Türkiye'de ise binlerce yıllık devlet aklı dem bu dem çalışıyor. Yakın zamanda Sayın Devlet Bahçeli'nin terörist başına bir çağrısı oldu. Bu çağrıyı “Erdoğan için bir dönem daha…” olarak okuyan zavallılar bulunmakta. Aslında bu çağrının muhatabı Kürt halkıdır. "PKK bitti. Suriye'ye girecem sakın depreşmeyin! Akıllı olun! Bu ülke hepimizin. Daha evvel olduğu gibi(6-7 Ekim 2014) oyuna, tezgaha gelmeyin! " demektir. Suriye'de PKK'nın türevlerine karşı yürütülecek askeri harekatta Türkiye'deki Kürtlerin bin yıllık devletinin yanında yer almaya davettir aslında. Aksini düşünmek ihanete kadar uzanacak bir ahmaklıktır.
Uzun lafın kısası.
Aslında devlet, terörist başına son bir görev veriyor.
"TC devleti terör örgütünü bitirdi…” de diyor.
Sonuç olarak, Suriye toprakları terör örgütlerinden arındırılmalıdır. Bu da ancak Türkiye’nin desteği ile mümkün olabilir. ürkiye, sınırın berisinde yaptığını ötesinde de yapmaya kararlıdır. Lakin şer odağı İsrail bunu istememekte. Suriye ile baş başa kalmak ve işgallerini genişletmek istemektedir. Fırsattan istifade Şam’ın 25 km güney batısındaki Knuytra’ya girdi. Türkiye’nin:’ Suriye kırmızı çizgimizdir ’ açıklamasından sonra Türkiye ile İsrail arasında çıkabilecek savaşın kaçınılmaz olduğunu ifade edip durmaktalar. NATO’nun alması gereken vaziyeti telkin etmekteler. NATO’nun İsrail’den yana tavır alması için NATO 2.0’ın hayata geçirilmesi gerektiğini ileri sürmekteler.
Lakin hiçbir çaba İsrail’i bekleyen sona ulaşmasına engel olamayacaktır.
Kurtlar Vadisi Filistin filminde Polat Alemdar’ın dediği gibi: “Bu toprakların neresi size vadedildi bilmiyorum ama ben size altını vaadediyorum.”
Nokta!