Pazar, 12 Temmuz 2015 00:00

Gaye Vasıtayı Takdis Eder (1)

Yazan
Öğeyi Oyla
(3 oy)

 

"GAYE VASITAYI TAKDİS EDER" -1-

Aliya İZZETBEGOVİÇ

Birinci Dünya savaşı öncesi yüz-yüzelli yıllık vetirede Osmanlı toplumu sosyolojik, ideolojik ve askeri müdahalelerle dağılma zeminine, İttihat ve Terakki’nin uyguladığı basiretsiz siyaset sonucu da Birinci Paylaşım Savaşı'na itilmiş,akabinde 6 yıl gibi bir sürede Osmanlı çökmüştür.

Cennet mekan 2 nci Abdulhamit Han hatıratında ” Bana 4 yıl daha müsade etselerdi devleti savaşa sokmaz,dünyanın öncü devletleri arasına sokardım. “ dediği kaydedilmektedir. Tarihçiler, Abdulhamit Han’ın Osmanlı coğrafyasındaki petrol yataklarını tespit ettirdiği, devleti savaşa sokmadan bu kaynakları harekete geçirerek Osmanlı’yı yeniden diriltecek hamlelere hazırlandığını ifade etmektedirler.

Lakin 1,5 gün süren 31 Mart Vakası sonrası şekillenen siyaset Osmanlı’nın on yılda ona yakın cephede savaşa sürüklenmesine ve akabinde yıkılmasına sebep olmuştur.Yıkılışın tek sebebi 31 Mart Vakıa-ı Şerriyesi değildir elbet.Dış faktörler iç faktörlerle birlikte bu sonu hazırlamıştır.

Vaktiyle Keçecizade Fuad Paşa’nın da aralarında olduğu bir mecliste sormuşlar “Dünyanın en güçlü devleti hangisidir” diye etrafındakiler “İngiltere, Fransa, Almanya, Rusya vs.” diye tahmin yürütürlerken O, tereddütsüz ”Osmanlı” deyip ardından eklemiş “üç yüz yıldır siz dışarıdan, biz içerden yıkmaya uğraşıyoruz, yinede yıkılmıyorsa bu devlet dünyanın en güçlü devletidir.” demişti.

 

20 inci yüzyılın başlarında, Osmanlı'nın bakiyesi üzerinde Ortadoğu düzeni kuruldu.Bu düzenin birinci gayesi İsrail Devleti’ni kurmak ikinci gayesi yer altı kaynaklarını sorunsuz sömürmek, üçüncüsü ise emperyalist güçlerin jeopolitik üstünlük sağlamasıydı.

Osmanlı bakiyesi üzerine kurulan 64 devletin 37 ‘si Ortadoğu ve Afrika’da idi. Ortadoğu’da kurulan 28 devlet İsrail’in güvenliği esasına göre şekillendirilmiştir. Bu devletlerden Türkiye ve bazılarının temel vasfı İslam Medeniyetine bigane olmak, bazılarının ise batı ve sosyalist doğu ülkeleri ile içli dışlı olmak idi.

21 nci yüzyılın başlarında Ortadoğu düzeninin kanlı bir şekilde bertaraf edilip yerine Büyük Ortadoğu yani Büyük İsrail’’in kurulma çabalarına şahitlik ediyoruz. Bu vetire hem kaotik hem de çatışmacı bir karaktere sahiptir. Büyük Ortadoğu yani Büyük İsrail’in kurulup kurulmayacağını yaşayarak hep birlikte göreceğiz.

21 nci yüzyılın eşiği 90’lı yıllarda, Amerikan Neo-Con’ları (Yeni Muhafazakarlar) Saddam ve kimyasal silah tehdidini bahane ederek körfeze geldiler. Koalisyon güçlerinin işgal ettiği ülke üçe bölündü. Kuzey Irak’la ilgili biz kırmızı çizgi edebiyatı yapadururken birde baktık ki Kürtlerin bir devleti oluvermiş.

Güya Saddam bertaraf edilip Irak özgürleştirilecekti. Beyhude, bugün üçe taksim edilmiş yer altı kaynakları sömürülen sözüm ona özgürleştirilmiş bir Irak var. Savaş hala devam etmekte ve Kürtler ittifaklarının mükafatı olarak bir devletçikle taltif edildiler.

Barzani geçenlerde Amerika’ya giderek petrol gelirlerinin Kürt halkının ihtiyaçlarını karşılamadığını, dolayısıyla petrol payının artırılmasını istemişti. Tabii ki avcunu yaladı.

90’lı yılların ardından, 2011’de Arap baharı başlatıldı. Bizler,bu bahar mı değil mi diye tartışırken 4 yılda Kuzey Afrika batının moderatörlüğünde yeniden formatlanıverdi. Küçücük kantonlar, yeni devletçikler, daha kolay lokmalar haline getirildi.

Mısır’da seçimle başa gelen Cumhurbaşkanı darbeyle uzaklaştırıldı. Hem de kendisi tarafından göreve getirilen Genel Kurmay Başkanı tarafından. Sisi batı için iyi adam oldu. Çünkü Mısır’ın petrol ve doğalgaz kaynaklarını batıya peşkeş çekme konusunda verdiği sözü tuttu. Batıda bunun karşılığında kendisine karşılama merasimlerinde kırmızı halı serdi.

Suriye halkı daha zor bir imtihandan geçiyor. Suriye 2011 yılından bu yana, küresel gladyatörlerin arenası haline geldi. Ülke yerle bir edildi, milyonlarca insan katledildi. Evlerinden yurtlarından edildi.

Emperyalistler IŞİD, DAEŞ gibi kendi kurdukları cani örgütleri yeni haritalar için cetvel gibi kullanıyor. ABD, IŞİD’İ temizleme bahanesi ile, PYD’ye alan açıyor. PYD bu alandaki Arap ve Türkmenleri kovuyor. Türkiye, PYD’ye gidecek silahların geçişine yardım ediyor

IŞİD ve DAEŞ’le mücadelede ABD ile müttefik olduğumuzu sık sık dile getirirken PYD’nin en az onlar kadar cani ve bölücü bir örgüt olduğunu zikretmekten çekiniveriyoruz. Nerdeyse Suriye’de ki en meşru örgüt PYD imiş gibi bir tavrın içerisine giriyoruz.

Tüm bunlar olup biterken tıpkı kuzey Irak’ta olduğu gibi kendi kendimize kırmızı çizgilerimizden dem vururken Suriye’nin kuzeyinde şimdiden Kürt kantoncuklar kurulmuş oluveriyor.

Burada kurulacak Kürt devletinin ayak sesleri şimdiden duyuluyor. Türkiye ise bu olup bitenleri naif politikalarla izlemekle yetiniyor.

 

Okunma 4201 defa Son Düzenlenme Çarşamba, 02 Eylül 2015 14:48
Yorum eklemek için giriş yapın