ABD'nin 2011 den 2014'e kadar görünürde bir Suriye politikası yoktu. 2014 Haziran'ında DEAŞ Suriye ve Irak'ın kuzeyini ele geçirip halifeliğini ilan edince ABD ve Batı harekete geçti. Bir kaç ay sonra da Rusya Suriye'ye girdi.
Askeri faaliyetler, günümüzde savunma kavramı ile ifadelendirilmektedir. Hava savunma sistemleri ise; bir ülkeye yapılabilecek hava saldırılarına karşı caydırıcılık sağlar, saldırıların etkisini azaltır, sınırlandırır, geciktirir ve önler. Adından da anlaşılacağı üzere saldırı değil savunma amaçlıdır. Sistemin başka bir ülkeye taarruz etme gücü yoktur. Karşı saldırı olması halinde kullanılacak şekilde tasarlandığından, saldırı niyeti olmayan hiçbir ülke, zarar görmeyeceği için endişe duymasına da gerek yoktur. Dolayısıyla savaşa değil barışa hizmet ederler. Bu bakımdan Rusya’dan alınacak S-400 HSS ile ilgili tepkileri anlamak mümkün değildir.
Kaldı ki bizim gibi NATO üyesi Yunanistan, Rusya’dan S-300 almıştı ve bir NATO üyesi olan Türkiye’ye karşı Girit’e yerleştirmişti. Şimdi bunları S-400’lerle modernize etmeye çalışıyor. GKRY’de Rus yapısı Hava savunma füzeleri olduğu biliniyor. Bulgaristan ve Slovakya’da S-300 Füze sistemleri bulunuyor. Suriye’nin elinde S-200 ve S-300 füzeleri var. Rusya, Lazkiye’ye S-400 konuşlandırmış durumda. İsrail ise; ABD yardımı ile geliştirdiği Arrow anti-balistik füze sistemlerine sahip. Yakın çevremizde bulunan bunca hava savunma sistemleri dururken, Türkiye’nin hava savunmasını güçlendirmek için yaptığı S-400 alımına gösterilen tepkiler çok manidardır.
Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Emekli Tuğ. Adnan Tanrıverdi, “Türkiye 2015’ten bu yana ABD’ye 5 mağlubiyet yaşattı” dedi. Yeni Şafak’a konuşan Tanrıverdi bunları tek tek sıraladı: 1- ABD, 7 Haziran seçimlerinde istikrarı hedef alan propagandayı destekledi. Halkın ferasetiyle 5 ay sonra siyasi istikrar sağlandı. 2- Arkasından çukur eylemleri başladı. ABD desteği PKK’nın öz yönetim safsatası ile Türkiye’nin başına yeni dert açtı. Türkiye bu sıkıntıyı da 6 ayda çözdü. 3- Türkiye TSK'daki FETÖ’cüleri tasfiye ederken, 15 Temmuz darbe girişimi oldu. 20 saat içinde bu da bastırıldı. ABD’ye 3. mağlubiyeti yaşatıldı. 4- ABD, Cerablus’u terör örgütü PKK-PYD’ye teslim edecekti. Türkiye bunu fark edip askerini soktu ve bunun önüne geçmiş oldu. 5- ABD, Irak’ta Türkiye’nin üslerini kaldırmak için harekete geçti ama Türkiye bunu da başarıyla önledi. Bu da 5. mağlubiyet.
Yirminci yüzyılda“Milletlerin kendi kaderini tayin etme hakkı”(self determination) ilkeleri, ilk defa ABD’nin 28. Başkanı Woodrow Wilson tarafından ilan edilmişti. İlan edilen bu ilkeler, ”Demokrasi-İnsan Hakları-Kanun Hakimiyeti-Siyaset ” gibi kavramlardı.
IŞİD bugüne kadar gelinen İslamsızlaştırma virüsünün yeni versiyonu. Bu virüs kıyamete kadar vasıf değiştirerek kendisini geliştirerek devam edecek. Bu virüsle başa çıkmanın en kolay yolu bağışıklık sistemimizi aktif tutmaktır.
Asimetrik Savaşta ABD ve Nato'nun Rolü 1
11 Eylül 2001’de gerçekleşen Dünya Ticaret Merkezi’ne yapılan saldırı sonrası dönemin ABD Başkanı George W. Bush’un yaptığı konuşmada söylediği “Artık her ulus kararını vermelidir ya bizimlesiniz ya da teröristlerle!…” retoriği günlerce dünya televizyonlarında dönüp durmuştu. Bu açıklamalar Afganistan’da koalisyon yükünü çekecek olan ülkelerin ve diğer ülkelerin “küresel terörizm” le daha iyi mücadele edebilmek üzere hedef kamuoyunu daha ziyade Müslüman nüfusu olan ülkelerde, niyet ve maksatlarını, stratejik vizyonlarını, uygulayacakları politikaları “meşrulaştırmak” için hedef kamuoyunda algı ve tutum değişikliği yaratmaya yönelik bir psikolojik ve stratejik iletişim modelidir. Zira dünya kamuoyu genelde, ABD’nin prestijinin sarsılması ve mağdur pozisyonunda olması dolayısıyla operasyona destek verdi. Ancak ABD, 7 Ekim 2001’de “Sonsuz Özgürlük Harekâtı” adı altında işgal ettiği Afganistan’da tam manasıyla bu algı ve tutum değişikliğini gerçekleştirememiştir. Bunun sonucu olarak da; aralarındaki menfaat çatışmasını kendi lehine çevirmek isteyen taraflardan birisinin savaşma gücünün, analitik olarak diğerine nazaran alt edilemez bir seviyede olduğu zaman patlak veren, tıpkı Vietnam’da olduğu gibi “Asimetrik Savaş”la karşı karşıya kalınmıştır.