Salı, 23 Şubat 2016 00:00

Doğu Sorunu Çerçevesinde İngiliz Politikası

Yazan
Öğeyi Oyla
(1 Oyla)

100 yıl önce inşa edilen ve büyük ölçüde şekillendirilen Osmanlı imparatorluğu Ortadoğu ve kuzey Afrika coğrafyasında dönemin süper gücü İngiltere amacına ulaşmak için, Arap milliyetçiliğini Osmanlı'ya karşı bir harekete dönüş­türmüş ve böylece Osmanlının (Türklerin) bölgeden tasfiyesinin bir aracı olarak kullanılmıştı. İngilizleri bu süreçte Yahudilerde destekledi.

Mısır'a İngiliz Yüksek Komiseri olarak atanan Sir Henry McMahon, Ortadoğu coğrafyasında Şerif Hüseyin’e Halifelik ve "bağımsız bir Arap devleti" sözü verirken, ayrıca Abdül Azizle (İbn-i Suud) de görüşerek de onların da Osmanlı'ya karşı desteğini sağlamayı başardı.

“Nitekim İngiltere, Araplardan habersiz olarak 1917 Kasımında İngiliz Yahudi patronlarından Rothschild'e gönderilen ve tarihe Balfour Deklerâsyonu olarak geçen belgeyle Filistin'de bir Yahudi yurdu kurulmasını İngiliz hükümetinin destekleyeceğini ifade etmekteydi. ”

Araplar, bunu öğrendiklerinde geç de olsa kandırıldıklarını anlamışlardı.

Bölgede ayrıca Büyük Britanya'nın müttefiklerinin (Fransa'nın) çıkarlarına zarar vermeden Fransa ile giriştiği pazarlıkta (Sykes-Picot) Ortadoğuyu aralarında paylaşmaktaydı. İngiltere'nin yeni politikası İngiliz egemenliğine imkân sağlayacak "mümkün olduğu kadar çok parçaya ayrılmış zayıf birbirinden kopuk prensliklerden oluşan bir Arabistan'dı. "

Henry McMahon 1915 Haziranında bağımsız Arabistan'ın destekleneceğinin ve Arap halifeliğinin istenilir bir durum olduğunun ipuçlarını veren bir bildiri yayınlamıştı. Bildiride McMahon'un oldukça muğlâk ifadeleri arasından sınırı pek açık olmayan bir bölgede bağımsız Arap devletinin kurulması konusunda destek sözü verdiği anlaşılmaktaydı. İfadelerinden Suriye'nin iç bölgeleri, Bağdat ve Basra'nın dışındaki Irak toprakları, Arabistan ve Filistin'in dahil olduğu topraklarda bağımsız bir Arap devletinin kurulacağını anlaşılmıştı.

Gilbert Clayton, Henry McMahon'un çabalarını yorumlar iken, hiçbir şey vermeden ve herhangi bir ciddi taahhüt altına girmeden Arapların desteğini aldığı için onu başarılı bulmaktaydı. Dışişleri Bakanı Edward Grey de asla inşa edilmeyecek bir hayali saray vaat edildiğini ifade etmekteydi.

Gerçekleşmesi mümkün olmayan bu vaatlerle özellikle Arap halklarının kandırıldığının sonradan ortaya çıkmış olması bir tarafa, sanki bütün bunlar savaş sonrasında Orta Doğu'nun yeni bir kaos ve kargaşa ortamına sürüklenmesi için bilinçli olarak yapılmıştır.

Yıl 2016 yaklaşık 100 yıl sonra Sahnede oyunun ikinci perdesi oynanıyor.

Bu sefer aktörler değişmiş oyun, soğuk savaş sonrası tek süper güç olarak ortaya çıkan ABD tarafından, Büyük KÜRDİSTAN üzerine kurgulanmış.

Bölgemizde etnik-mezhepsel çatışmalara dayalı senaryolar ABD tarafından yazılıp oynatılmakta, yerel yeni oyuncular kadroya alınarak, bu kurgunun içinde verilen yeni rollerini başarıyla oynamaktadırlar.

Sonuçta Ortadoğu’da 100 yıl sonra tekrar bölgedeki devletlerin aleyhine, sınırlar bu defa ABD tarafından çizilerek, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) bu coğrafyada tatbik edilmeye başlandı.

Türkiye NATO üyesi olması nedeniyle bu süreçte ABD tarafından birlikte hareket etmeye zorlanmıştır. Türkiye bu süreçte ABD'nin Ortadoğu politikaları ile paralel hareket etmeyeceğini açıklamıştır. Türkiye kendisine verilen bu rolü kabul etmemiş ve projeden dolayı hedef ülke konumuna konmuştur.

BOP projesinin başarılı olması için ABD tarafından RUSYA bölgeye çağırılarak, Ülkemiz adeta kuşatma altına alınmıştır.

Bir taraftan bölgedeki yerleşim yerlerindeki halk ISID tarafından zorla göçe zorlanıp boşaltılarak bölgeye, Müslüman olmayan kimlikteki Hıristiyan halkın göç etmesi cazip hale getirilip-yerleştirilerek, bölgenin demografik yapısını değiştirilmesi amaçlandığı. Daha sonraki aşamada ise Filistin’de olduğu gibi ikinci bir İsrail gibi, doğrudan ya da dolaylı olarak Batı yanlısı bir uydu devleti kurulması planlanmış olduğu gözlemlenmektedir. Böylelikle Ortadoğu’da İslam hakimiyeti yok edilmiş olacaktır.

Çare, bu süreçte Türkiye bölgede İslami kültürel uyanışı ve dayanışmacı ruhu uyandırır ve gelişimini sağlarsa, Batının Büyük Ortadoğu Projesinin BOP başarısız olacağıdır. Sözü edilen İslami uyanışın yol açacağı kaçınılmaz değişim hem bölgesel hem de küresel boyutta olacaktır. İslam ülkeleri Askeri-iktisadi işbirliğine giderek batının bu Asimetrik saldırılarını bertaraf edebilecek güçtedir. Dünya 5 den büyüktür.

  1. -Tayyar ARI, Geçmişten Günümüze Ortadoğu, Dora yayın, (Bursa-2014).
  2. -Tayyar ARI, Geçmişten Günümüze Ortadoğu,
  3. -A. g. e.
  4. -A. g. e.
  5. -Tayyar ARI, Geçmişten Günümüze Ortadoğu, Dora yayın, (Bursa-2014).
Okunma 4571 defa Son Düzenlenme Çarşamba, 09 Mart 2016 15:36
Bu kategoriden diğerleri: « Uluslararası Ortadoğu Politikaları
Yorum eklemek için giriş yapın