Salı, 01 Nisan 2025 10:09

Muhtemel Bir Türk & İsrail Krizinde Küresel Aktörlerin Yaklaşım Tarzları

Yazan
Öğeyi Oyla
(1 Oyla)

Türkiye’nin Suriye Arap Cumhuriyetinin bütünlüğünün sağlanmasında hem kendi güney sınırlarının güvenliğini kalıcı bir forma sokmak istemesi ve hem de, kendisine  dost  ve müttefik bir devlet yapısını kazanması yönünde, 61 yıllık zulüm ve baskı ile son 13 yıllık Baas Partisi & Esed Rejiminin açtığı yaraların tedavisi, maddi ve manevi yıkımın onarılması  başta olmak üzere, ülkenin kendisini toparlamasını,  kendisine müzahir dost bir  komşu kazanmak için, ülkenin yüksek menfaatleri gereği, pragmatist ve mantıki bir dış politika izlemesi gerekiyor.

40 yılı aşkın bir süreden beri, Türkiye’ye maddi ve manevi büyük zararlar veren PKK /YPG ve DEAŞ gibi, batının ve Rusya’nın şeytani planlarının desteğiyle palazlanan terörist örgütlenmeler için mümbit bir ortam teşkil eden Suriye ve Kuzey Irak’ta, bu türden dış tehdidi ebediyen ortadan kaldırmak isteyen Türkiye için, bu durum varoluşsal bir Beka meselesidir.

Türkiye’nin Suriye coğrafyasındaki etkisinin giderek artması, İsrail ile fiziken de komşuluk şartlarını oluşturmaya başlamıştır. Bu fiziki sınırdaşlık, yeni Suriye hükümetiyle imzalanacak bir Askeri İş Birliği ve Güvenlik anlaşmasıyla daha da netleşecek ve hassaslaşacaktır. 17 aydır Gazze özelinde giderek artan bir katliam ve son aylarda da Batı Şeria bölgesinde İşgalci Yahudiler & İsrail Polisi zulmü ile, Filistin’in tamamını yutmak isteyen terörist katil devlet İsrail ile Türkiye arasında gerilimin tırmanması kaçınılmaz görünüyor. Arz-ı Mev’ud masalıyla giderek azan İsrail’in frenlenmemesi halinde, üç din bazında kutsal olan Kudüs kaybedilebilir. Devamında, Suriye işgali gündeme gelebiir. Zaten Golan tepelerini 1967’den beri işgal altında tutan katil emperyal devlet İsrail, halen hazırlıklı bir taarruz için, BM tarafından ilan edilen tampon bölgeyi çoktan Suriye tarafına doğru aşmış olup, Şam’a 25 km mesafedeki bir hat üzerinde yığınaklanmaya  devam etmekte, bir taraftan da Suriye’nin her tarafında istediği yerleri bombalamaktadır. Türkiye ve Suriye’nin tepkilerini ölçmek üzere, rejim döneminden kalan askeri tesisleri bombalarken bir taraftan Suriye bütünlüğünü zorlaştıracak bir fitne çıkarmak üzere, Dera bölgesindeki Dürzileri kışkırtırken, diğer taraftan da silah bırakma yönünde Suriye hükümeti ile anlaşmasına rağmen, silah bırakmada ayak sürüyen SDG ( YPG & PKK) unsurlarına, anlaşmadan caymaları yönünde  cesaret vermektedir.

Muhtemel bir İsrail & Türkiye Çatışmasında; 2. Dünya Savaşının galiplerinin çıkarlarını korumak ve idame ettirmek maksadıyla kurulmuş olan BM’yi aparat olarak kullanan küresel güçlerin her birinin ayrı ayrı ve ayrıca ABD liderliğindeki bir Batı koalisyonunun tepkisi, kendi çıkarları doğrultusunda şekillenecektir. Her bir aktörün yaklaşımını şu başlıklar altında değerlendirebiliriz:

  1. ABD: İsrail’i Destekler & Türkiye’yi Baskılar

Muhtemel Tutumu : İsrail’e Askeri Destek & Türkiye’ye Ekonomik ve Diplomatik Baskı uygulaması yüksek bir ihtimal dahilindedir.

ABD’nin birincil önceliği İsrail’i korumaktır: Türkiye’nin yeni Suriye hükümetini desteklemesi, ABD açısından bölgedeki dengeleri değiştirebilir. Ancak İsrail ile doğrudan bir çatışmaya girmesi halinde ABD, İsrail’i askeri ve diplomatik olarak tam olarak destekleyecektir.

NATO içindeki konumu tartışmaya açılabilir: Türkiye, doğrudan bir Batı müttefiki olan İsrail ile savaşa girerse, ABD Türkiye’nin NATO içindeki pozisyonunu sorgulatmaya çalışabilir.

Türkiye’ye karşı ekonomik yaptırımlar gündeme gelebilir:

  • Savunma sanayisine yönelik ambargolar genişletilebilir. F35 projesine geri dönüşü mümkün olmaz.
  • Türkiye’nin uluslararası finans sistemine erişimi zorlaştırılabilir.
  • Türk-Amerikan askeri iş birliği zayıflatılabilir.
  • CAATSA yaptırımlarının dozu daha da ağırlaştırılabilir.

Sonuç: ABD, doğrudan İsrail’i destekleyecek ve Türkiye’ye ekonomik ve diplomatik baskı uygulayacaktır. Ancak doğrudan Türkiye’ye saldırması, NATO içindeki dengeleri riske atacağı için düşük ihtimaldir.

  1. Rusya: Türkiye ile Dengeli İlişkileri Korumaya Çalışır
  • Muhtemel Tutumu: Nötr Kalma Eğilimi & Dolaylı Destek şeklinde tezahür edebilir.
  • Türkiye ile iş birliğini sürdürmek ister: Rusya, Türkiye ile ekonomik ve askeri alanda yakın iş birliği içinde. Türkiye’nin Suriye’de Rusya destekli Esad rejimi yerine yeni bir hükümeti desteklemesi Moskova’yı rahatsız etse de, doğrudan İsrail’i destekleyerek Türkiye’yi tamamen kaybetmek istemez.
  • İsrail’le ilişkileri sürdürmek ister: Rusya, İsrail ile de özellikle Suriye hava sahasında iş birliği içinde olsa da, doğrudan İsrail tarafında yer alması düşük bir ihtimaldir.
  • Türkiye’ye karşı dolaylı baskılar kurabilir: Türkiye’nin Suriye’de yeni bir hükümeti desteklemesine karşılık, kendisine sığınmış Esad rejimi kalıntılarının uykuya çekilerek yer altına inmiş olsalar da, bunları Gayrinizami Harp yöntemleri ile uyandırıp, üzerinden Türkiye’ye baskı uygulayabilir veya halen Moskova’da ofisi çalışmaya devam eden PKK/YPG ile bazı örtülü anlaşmalara göz yumabilir.

Sonuç: Rusya, doğrudan bir taraf olmak yerine Türkiye ve İsrail arasında dikkatli bir denge politikası izleyecektir.

  1. Çin: Dengeli ve Çıkar Odaklı Tutum içinde olacaktır.

Muhtemel Tutumu: Tarafsızlık & Ekonomik Fırsat Arayışı

  • Çin, doğrudan taraf olmaz ama fırsatları değerlendirir.
  • İsrail ile teknoloji ve ticaret ilişkilerini korurken, Türkiye ile de ekonomik bağlarını koparmak istemez.
  • ABD’nin bölgedeki etkisinin zayıflamasını kendi lehine kullanarak, Türkiye’ye alternatif ekonomik iş birlikleri sunabilir.
  • Diplomatik olarak barışçıl bir çözüm çağrısında bulunur ama askeri bir müdahalede bulunmaz.

Sonuç: Çin, hem Türkiye hem İsrail ile olan ekonomik çıkarlarını koruyarak pragmatik bir politika izler.

  1. İngiltere: ABD ile Koordineli Ama İsrail’e Temkinli Bir Destek verebilir

Muhtemel Tutumu:

  • ABD ile Paralel & Diplomatik Baskı uygulayabilir.
  • İngiltere, ABD gibi İsrail’i destekleyecektir. Ancak doğrudan askeri müdahaleden kaçınacaktır.
  • Türkiye’ye yönelik ekonomik baskılar ve silah ambargolarına katılabilir.
  • Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye karşı Fransa ve Yunanistan ile iş birliği yapabilir.
  • Türkiye ile diplomatik kanalları açık tutarak, krizin NATO içinde bir bölünmeye yol açmasını önlemeye çalışır.

Sonuç: İngiltere, İsrail’i destekleyen ancak Türkiye’yi tamamen karşısına almamaya çalışan bir politika izler.

  1. Fransa: Türkiye’ye Karşı Daha Sert Tutum Alabilir

Muhtemel Tutumu:

  • Türkiye’ye Karşı Sert Diplomatik ve Askeri Baskı uygulamaya teşebbüs edebilir.
  • Fransa, Türkiye’yi uzun süredir Doğu Akdeniz ve Libya gibi konularda bir rakip olarak görüyor.
  • İsrail’in yanında yer alarak Türkiye’ye karşı Avrupa içinde bir blok oluşturabilir.
  • Yunanistan, Güney Kıbrıs ve Mısır ile Türkiye’ye karşı daha sert bir duruş sergileyebilir.
  • Türkiye’ye yönelik askeri tatbikatlar ve bölgesel ittifakları güçlendirebilir.

Sonuç: Fransa, Türkiye’ye karşı daha açık bir cephe alabilir ve İsrail’i destekleyen Avrupa liderlerinden biri olabilir.

  1. Birleşik Batı Koalisyonu: Türkiye’ye Baskı, İsrail’e Destek

Eğer ABD, İngiltere, Fransa ve diğer Batılı ülkeler birleşik bir koalisyon oluşturursa:

  • İsrail’e askeri destek hızla sağlanır.
  • Türkiye’ye yönelik ekonomik ve siyasi baskılar maksimum seviyeye çıkarılır.
  • Türkiye’nin NATO içindeki pozisyonu sorgulanır.
  • Doğu Akdeniz’de ve Suriye’de Türkiye’nin hareket alanı kısıtlanmaya çalışılır.
  • Ancak, Türkiye’nin tamamen Batı’dan kopması ve Rusya-Çin eksenine kayması ABD ve Avrupa için ciddi bir stratejik kayıp olacağından, kesin bir düşmanlık politikası izlemekte tereddüt ederler.

Muhtemel bir Türkiye-İsrail çatışmasında küresel aktörlerin yaklaşımlarına dair  analiz Özeti

  • ABD ve Fransa, İsrail’i en güçlü şekilde destekler.
  • İngiltere ve Avrupa ülkeleri diplomatik ve ekonomik baskılara katılır. (Ancak, AB, ABD’nin Ukrayna meselesinde Avrpa’nın güvenliğinde kendilerini Rusya tehlikesi karşısında yalnız bırakmasından dolayı, Türkiye’ye daha çok ihtiyaç duyduklarından baskı politikası kararlarını göstermelik ve pasif bir dozda tutmaya gayret edecektir.)
  • Rusya, Türkiye ile ilişkilerini korumaya çalışırken, uykuda olan Esad rejimi kalıntıları üzerinden baskı kurabilir.
  • Çin, tarafsız kalarak ekonomik fırsatlar arar.
  • Birleşik Batı Koalisyonu, İsrail’i destekler ama Türkiye’yi tamamen düşman ilan etmekten kaçınır.

Olasılıklar Dahilinde Genel Sonuç olarak, böyle bir kriz;

  • Türkiye’yi Rusya ve Çin’e daha fazla yaklaştırabilir ve küresel güç dengelerinde uzun vadeli bir kırılmaya yol açabilir.
  • Bu nedenle Batı, Türkiye’yi baskılamak istese de tamamen dışlamaktan kaçınacaktır.

Türk Dış Politikasının ve Savunma Stratejisinin bu ihtimaller dahilinde rol almak üzere, vakit kaybetmeden yeni bir bakış açısıyla harekete geçmesi büyük bir önem arz etmektedir. 

  • Türkiye ve Suriye’nin akılcı ve pragmatist bir politika izlemesi;
  • Suriye’nin HTŞ merkezli asimetrik güçlerle yetinmeyerek, bir an önce düzenli bir ordu ( Kara – Hava – Deniz Kuvvetleri) ve İç Güvenlik için Emniyet Genel Md.lüğü birimleri – Sahil Güvenlik K.lığı teşkilatlanmasını, bunların eğitilmesini, donatılması süreçlerini hızlandırarak, acilen tamamlamasını elzem kılmaktadır.
  • Bu maksatla, Türkiye’nin resmi kurumlarının yanında, ayrıca Özel askeri şirketlerden profesyonel savunma danışmanlığı hizmeti alması, bekasının sağlanmasında Suriye’ye zaman kazandıracaktır.

Ali COŞAR – Askeri Stratejist

İstanbul – 01.04.2025

Okunma 84 defa Son Düzenlenme Pazartesi, 07 Nisan 2025 10:15
Yorum eklemek için giriş yapın