Buna bağlı olarak, ABD Başkanı Trump’ın önceki Başkanlık Döneminde başaramasa da, Ortadoğu’dan asker çekmek veya azaltmak, dış savunma harcamalarını azaltma yönündeki siyasetinde elini güçlendirdi. Hatta, Suriye’deki değişimin asıl mimarının Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu vurgulayarak tebrik etmesi, İsrail’in soykırımcı katil Başbakanı Netanyahu’yu son 6 ay içinde, Trump’ın Beyaz Saray’daki ikinci kabulünde de Türkiye’den övgüyle bahsetmesi, Türkiye ile makul ve uyumlu ilişkiler içinde olmasını tavsiye etmesi, Suriye’de hala varlığı tartışmalı ve hapisteki DAEŞ’lileri yeni Suriye yönetiminin ve Türkiye’nin de yardımıyla etkisizleştirmesinin mümkün olacağını, bu nedenle artık Suriye ve Irak’taki ABD askerlerini giderek azaltma yönündeki politikalarını seslendirmesi, İsrail İstihbaratını ve (başta Pentagon olmak üzere ) Amerikan derin devleti unsurlarını rahatsız etti.
İsrail; Suriye’nin Türkiye himayesinde olmasını istemiyor.
11 Haziran 2025 günü Virginia merkezli bir Amerikan haber sitesi Axios’un haberine göre; İsrail, ABD’nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’a Suriye’deki “kırmızı çizgilerini” sundu.
- İsrail’ın kırmızı çizgileri, Suriye’de Türk askeri üsleri kurulmaması, Suriye’nin güneyinin silahsızlandırılması ve Suriye’de yeniden İran veya Hizbullah varlığı olmaması.
- İsrailliler, Suriye’nin güneyinin silahsızlandırılmasını içeren yeni bir anlaşma imzalanana kadar güçlerini Suriye’nin güneyinde tutmaya devam edeceklerini bildirdiler.
- İsrail, yapılacak yeni bir anlaşmada sınırda konuşlu BM güçlerine ABD askerlerinin de dahil edilmesini istiyor.
Yine aynı gün, “Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR)”’un bildirdiğine göre;
“ABD öncülüğündeki Uluslararası Koalisyon Güçleri, Suriye'nin kuzeydoğusundaki Haseke yakınlarında bulunan Karask Üssünde terör örgütü SDG militanlarıyla ortak askeri tatbikat gerçekleştirdi.” Bu ve daha önceki SDG’nin Suriye Ordusu ile entegrasyon anlaşmasına rağmen, her fırsatta bu yönde bir adım atmayışı, ayak sürümeye devam ettiğini gösteriyor. SDG, Amerikalıların PKK/YPG ismini ve terörist varlığını kamufle etme çabasıyla verdiği bir isim. Amerikan Şahinlerini temsil eden emperyal Evangelist / Siyonist güruh, ABD’nin Ortadoğu’dan çekilmesini istemiyor. Ve bunlar Netanyahu Politikalarına sürekli destek veriyorlar.
ABD devlet aygıtında çok sayıda Yahudi asıllı bürokrat da, İsrail çıkarlarını gözeterek ürettikleri politik raporlarla, hükümete yön vererek, Amerikan bu türden argümanları besliyorlar.
Öte yandan, ABD Savunma Bakanlığını temsilen kullanılan “Pentagon” un Centcom[1] Komutanı General Kurilla, geçtiğimiz aylarda İsrail ve Golan Tepelerinde İsrail Genelkurmay yetkilileri ile bir seri toplantılar yaptı. Yeni, Pentagon, Trump’ın politikalarının tersine Suriye’de kalma taraftarı. Aslında bu fikir, İngilizlerin hibrit akrabası ve fikir babaları olan İngiliz sinsi aklını unutmamak gerek.
Şunu söylemek mümkün: Trump’ın otoritesinin dış politikada, derin Amerika tarafından pek de fazla kaale alınmadığı ve altının kısmen boş olduğu; İsrail Lobisinin etkisi altında olduğu.
İSRAİL VE DERİN ABD, 13 Haziran saldırısıyla, BİR TAŞLA BİRKAÇ KUŞ VURMAK İSTEDİ
Suriye ve Irak’tan askerlerini önce azaltmak ve zamanla tamamen çekmek niyetindeki Trump’ı, DAEŞ gerekçesi üzerinden ikna edemeyen İsrail İstihbaratı, Nükleer görüşmelerde ABD’nin istediği tavizleri tam olarak vermeyen İran’iı yenerek savaş sonrası masada elini tamamen güçsüzleştirmek ve İRAN tehlikesi gerekçesiyle ABD’nin başta Suriye olmak üzere Irak ve Ortadoğu genelinde çekilmesini önlemek için savaşı baskın tarzında başlattı.
- Bu fırsattan istifade ile, İran’ı tamamen harap ederek, bir daha zor da olsa, ayağa kalkmasını engellemek,
- İran’ın bu savaştan harap – bitap çıkması sonucu beklenerek, zaten on yıllardır ambargo altındaki İran’da sosyal – ekonomik ve psikolojik olarak bunalan halkın ayaklanmasını ve rejimi devirmesini sağlamak,
- ABD askerlerinin Suriye’yi terk etmesi halinde, İsrail’in Türkiye askeri tehdidi ile baş başa kalmaktan (hatta sınırdaş olmaktan) çekinmesi,
- Bölgede ABD, İngiltere, Fransa, Rusya gibi ülkeler dışında hiçbir ülkede, bilhassa İran’ın elinde nükleer silah olmasını engellemek,
- PKK / YPG’yi (SDG) yi cesaretlendirerek, Orta ve Kuzey Suriye’de kendisine müzahir ve Türkiye’yi tehdit etmekte kullanabileceği bir terör örgütüne sahip ve himaye etme şartlarını yeniden kazanmak,
PKK Kongresinde İmralı’nın tavsiyesine uyarak silah bırakma çağrısına uyma yönünde karar alınmasına rağmen, Kandil’deki (sözde) PKK liderlerine de mesaj vererek, silah bırakmalarını önlemek. Nitekim M.Karayılan ve C.Bayık eşkıya başları, PKK’nın silah bırakmayacağı, İmralı canisinin tavsiyesinin yok hükmünde olduğu yönünde videolar yayımlamışlardır. Belli ki, Mossad Ajanları kulaklarına bir şeyler fısıldamış.
İsrail, ABD ve batılı Türkiye düşmanı Avrupa devletleri tarafından 40 yılı aşkın bir süredir, Türkiye’yi zayıflatmak ve gelecekteki işgal hesaplarında kendisine yardımcı olacak bir taşeron terör örgütü PKK’ya yeniden can vermek niyetindedir.
Ancak, Türkiye Cumhuriyeti’nin eli de armut taşlamayacak; milli menfaatlerinin korunması için aklın, stratejinin gereğini yapacaktır. Görelim Mevla, Neyler? Neylerse güzel eyler.
[1] Amerika Birleşik Devletleri Merkez Komutanlığı [United States Central Command (USCENTCOM)], Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanlığı'nın 11 Müşterek Muharip Komutanlığından biridir. 1 Ocak 1983 tarihinde kurulmuş olup, Hızlı Dağıtım Ortak Görev Gücünün (RDJTF) önceki sorumluluklarını devralmıştır ve sorumluluk alanı, başta Irak ile Afrika'da Mısır ve Orta Asya'da Afganistan da dâhil olmak üzere Orta Doğu'yu kapsamaktadır.