Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan Fransa’da tarih yazdı. Ancak birçok basın organı bundan ziyade temel insan hakları ve AB konusunda ki meselelere odaklandı. Büyük pencereyi göremedi.

Peki, neydi bu büyük pencere?

On yıllardır ABD ile müttefik olan ve onsuz ve ondan onaysız neredeyse strateji geliştiremeyen bir Türkiye vardı. Artık üzerinde oyun kurulan değil oyun kurucu bir ülke konumuna gelen bir Türkiye var.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile yükselişi durdurulamayan Türkiye’nin ilerleyişine ket vurmak için denenmedik yol kalmadı. Nihayet malumunuz üzere 15 Temmuz son kerte oldu.

Şimdilerde Türkiye’yi uluslararası arenada sıkıştırma hayali ile Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla davası canlı olan son kozları. Başka kumpaslarında olacağı malum.

Artık her ortamda her platformda ABD’nin güvenilir müttefik olmadığını dillendirmeye başlayan Cumhurbaşkanımız ABD’nin Türkiye karşısındaki oyun veya oyunlarını boşa çıkarmayı hedefleyen stratejiler geliştirmeye başladı. Askeri alanda ABD bağımlılığını kırmakla başlamıştı işe.

NATO dışından bir ülke Rusya ile S400 yüksek irtifa hava savunma sistemleri alım antlaşmasıyla başladı işe. Bu arada yerli hava savunma sanayine de hız verdirdi.

Osmanlının yıkılışından sonra adeta sahipsiz kalan Ortadoğu ve Afrika ülkelerine ziyaretlerle yeraltı kaynaklarını kendilerinin ve yakın komşu kardeş ülkelerinin kullanımına sunabilecek strateji ve uygulamaları geliştirme yollarını aramaya başladı.

Ticari anlaşmalar yaparak batının sömürgeci kullanımlarının zaman içerisinde sonlandırılması yoluna gidilmeye başlandı.

Okyanus ötesinden coğrafyamızda at koşturan ABD’nin lojistik yollarını kesmeyi hedeflerken bir yandan da ABD taarruz sistemlerini önleyici tedbirleri de almayı ihmal etmiyor.

İşte 2018 yılının ilk resmi Fransa ziyareti aslında bu bağlamda önemli ve dikkat çekici bir ziyarettir. Yapılan antlaşmalara bakılacak olursa ABD savunma sanayi ve teknoloji bağımlılığını boşa çıkaracak bir hamle.

AB anlamında olmasa da ikili ilişkiler anlamında oldukça faydalı geçen bu ziyarette iki ülkenin ortak menfaatleri gündeme getirilerek uluslararası arenada Türkiye’nin vazgeçilemez bir ülke olmasının temelleri atılıyor artık.

Kudüs meselesinde de Sayın Cumhurbaşkanımızın Kudüs Müslümanlarındır söyleminden uzak Kudüs insanlığın medeniyet merkezidir diyerek Hristiyan âlemini de yanına alarak ABD ve İsrailli uluslararası arenada yalnızlaştırdı.

Göreceksiniz Fransa’yı diğer Avrupa ülkeleri izleyecek. Ve Türkiye rakipleri tarafından dışlanan değil kendi ülke menfaatleri noktasında tercih edilen ülke olacak. Hele birde halkı Müslüman ülkeleri yanına almayı tam başardı mı?

İşte o zaman Türkiye dünya siyaset sahnesine eski güç ve ihtişamı ile çıkacaktır.

Bunun ayak sesleri dün Fransa da duyuldu.

Artık bundan sonra önemli olan bizlerin iç meselemizi siyasi körlükle değil. Ülkemizin geleceği açısından siyasi ittifakla çözmemiz.

Bu ülkede ortaya konulmak istenen kardeş kavgasına bir son verme vakti gelmedi mi?

                                                                                                          Ersan Ergür

                                                                                                          06.01.2018