Ukrayna’nın Bağımsızlık Sonrası İlk Yılları (1991-2004)
Ukrayna, Sovyetler Birliği’nden ayrıldığında büyük bir endüstriyel mirasa, geniş tarım arazilerine ve güçlü bir savunma sanayisine sahipti. Ancak bu potansiyel, kötü yönetim, yolsuzluk ve Batı’nın jeopolitik oyunları nedeniyle kısa sürede eridi.
Ekonomik Çöküş ve Oligarkların Yükselişi
1990’ların başında Ukrayna ekonomisi serbest piyasa düzenine geçiş yaparken büyük bir kriz yaşadı. Devlet destekli sanayiler çöktü, işsizlik arttı ve halk giderek fakirleşti. Bu dönemde Batı destekli ekonomik politikalar, “özelleştirme” adı altında devlet varlıklarının oligarkların eline geçmesine neden oldu. ABD ve Batı Avrupa, Ukrayna'nın ekonomisini liberalleştirmesi için IMF ve Dünya Bankası gibi kurumlar aracılığıyla baskı yaptı. Bu süreçte Ukrayna, finansal bağımsızlığını kaybetmeye başladı.
NATO ve AB ile İlişkilerin Başlangıcı
Ukrayna, Rusya ile tarihsel ve kültürel bağlara sahip olmasına rağmen, Batı tarafından bir “tampon devlet” olarak görülüyordu. 1997’de NATO ile özel ortaklık anlaşması imzalandı ve Ukrayna, Batı’nın güvenlik sistemine entegre edilmeye başladı. Ancak bu süreç, Ukrayna’nın Rusya ile ilişkilerini giderek bozdu.
Turuncu Devrim ve Batı’nın Etkisi (2004-2014)
2004’te gerçekleşen Ukrayna seçimleri, Batı’nın doğrudan müdahale ettiği bir dönüm noktası oldu.
Turuncu Devrim ve Rejim Değişikliği
2004 seçimlerinde Rusya yanlısı Viktor Yanukoviç kazanınca, Batı destekli kitlesel protestolar başladı. Seçim sonuçları iptal edildi ve Batı yanlısı Viktor Yuşçenko devlet başkanı oldu. Bu olay, ABD ve AB’nin Ukrayna üzerindeki etkisini artıran bir hamleydi.
NATO ve AB Üyeliği Tartışmaları
2008’de NATO, Ukrayna’ya üyelik kapısını araladı. Ancak bu hamle Rusya tarafından ciddi bir tehdit olarak görüldü. Aynı dönemde Ukrayna, Rusya ile olan ekonomik bağlarını koparmaya zorlandı.
2014 Darbesi ve Ukrayna’nın Batı’ya Tam Bağımlı Hale Gelmesi 2013 yılında Ukrayna’nın Rusya ile AB arasında bir seçim yapmaya zorlanması, ülkeyi iç savaşa sürükleyen sürecin başlangıcı oldu.
Yanukoviç’in AB Anlaşmasını Reddetmesi ve Meydan Protestoları
Rusya yanlısı Yanukoviç, AB ile ekonomik ortaklık anlaşmasını reddedince, ABD ve AB destekli protestolar başladı. 2014’te ABD’nin doğrudan desteklediği bir darbeyle Yanukoviç devrildi ve Batı yanlısı hükümet iş başına geldi.
Kırım’ın Rusya Tarafından İlhakı ve Donbass Savaşı
Yanukoviç’in devrilmesi Rusya’nın doğrudan müdahalesine neden oldu. Kırım halkı, yapılan referandumla Rusya’ya katılma kararı aldı. Aynı dönemde Donetsk ve Luhansk bölgelerinde ayrılıkçılar Rusya’dan destek alarak Ukrayna hükümetine karşı silahlı direnişe geçti. Bu, iç savaşı tetikledi.
2014 Sonrası: Ukrayna’nın ABD Sömürgesi Haline Gelmesi
2014 darbesinden sonra Ukrayna, siyasi ve ekonomik olarak tamamen Batı’nın kontrolüne girdi.
ABD ve Batı’nın Ukrayna’ya Etkisi
Ukrayna’daki hükümetler doğrudan ABD’nin yönlendirdiği politikalar izlemeye başladı.NATO, Ukrayna ordusunu eğitmeye başladı. ABD, Ukrayna ekonomisini kontrol eden şirketlere yatırım yaptı.
Rusya ile Kesin Kopuş ve NATO ile Entegrasyon
Ukrayna, 2019’da anayasasında NATO ve AB üyeliğini hedef olarak belirledi. Bu süreç, Rusya’yı daha da agresif hale getirdi.
2022’de Rusya’nın Müdahalesi ve Ukrayna’nın Yıkıma Sürüklenmesi
2022’de Ukrayna’nın NATO ile yakınlaşması ve Rusya sınırına ABD destekli askeri güçlerin konuşlanması, Moskova için kırmızı çizgi oldu.
Rusya’nın Saldırısı ve ABD’nin Hesapları
Rusya, NATO’nun Ukrayna’daki varlığını tehdit olarak gördü ve Şubat 2022’de askeri operasyon başlattı. Batı, Ukrayna’ya büyük miktarda silah ve mali yardım göndererek çatışmayı uzattı. ABD, bu savaş sayesinde:
- Avrupa’yı Rus gazından kopardı.
- Ukrayna’yı Rusya’ya karşı bir vekâlet savaşına sürükledi.
- Silah sanayisini büyüttü.
Ukrayna’nın Kaynaklarının Batı Tarafından Sömürülmesi
- Tarım arazileri ABD’li şirketler tarafından satın alındı.
- Ukrayna’nın endüstrisi Batı tekellerine devredildi.
- Halk fakirleşirken Batı yanlısı oligarklar daha da zenginleşti.
SONUÇ: UKRAYNA BATI İÇİN BİR “KULLAN-AT” DEVLETİ Mİ?
- Ukrayna, Batı’nın jeopolitik hesapları uğruna Rusya ile bir vekâlet savaşına sürüklendi. ABD, Ukrayna’yı kullanarak Rusya’yı zayıflatmayı hedeflerken, Ukrayna halkı ağır bir yıkım ve sefaletle karşı karşıya kaldı. Batı’nın Ukrayna’ya olan ilgisi, onu kalkındırmak değil, stratejik bir piyon olarak kullanmaktı. Bugün Ukrayna, Batı’ya ekonomik ve askeri olarak tamamen bağımlı bir devlet haline gelmiş durumda ve savaşın bedelini en ağır şekilde ödemeye devam ediyor.
- Bu süreç, Ukrayna’nın bağımsızlık sonrası yanlış tercihler, dış müdahaleler ve jeopolitik çekişmeler nedeniyle nasıl bir felakete sürüklendiğini açıkça ortaya koymaktadır. ABD ve Batı için Ukrayna bir hedef değil, sadece bir araçtır. Bu savaşın kazananı Batı’nın silah sanayisi olurken, kaybedeni ise Ukrayna halkı olmuştur.
- Ukrayna, şeytanın dahi aklına gelmeyecek dolambaçlı oyunlarla, ABD tarafından yok olmanın eşiğine getirilmiştir. Yaklaşık son 30 yıldır sahneye konulan Dünya Finansal baronlarının temsilcisi, (Gezi Olayları üzerinden Türkiye için teşebbüsleri olmuş olan ) George Soros gibi etki ajanları marifetiyle birbiri peşi sıra sahnelediği senaryolarla; gelişmiş sanayisi, mütevazi ekonomisi ve verimli topraklarıyla kendine yeten bir ülke iken, gelinen noktada AB’ye ve NATO’ya giriş masallarıyla uyutularak uçurumun kenarına sürülmüş ve komşusu Rusya’ya yem olmaktan kurtulmaya çalışırken, kendisini ABD Ejderhasının önünde bulmuştur. Bu sonuçta, ABD hileleriyle rejisör olarak kullanılan AB’nin ve birkaç yıl önce AB’nin başına gelecekleri görerek Brexit kararıyla 31 Ocak 2020'de (AB’den adeta kaçarcasına) uzaklaşan İngiltere’nin de sorumluluk payı büyüktür.
- AB ülkeleri aslında, kendileri de Rusya’ya karşı ABD’nin açık şantajı ile karşı karşıyadır.
- Gelinen aşamada, Ukrayna kendisinin tüm varlıklarını , kaynaklarını yutmak üzere, ağzını şapırdatarak, (sözde) 500 milyar dolarlık bir alacağı olduğunu haykıran ABD Başkanı D. Trump’ın temsil ettiği Amerikan ejderhasının çılgın bir şekilde etrafında döndüğü yetmiyormuş gibi, yaklaşık 3 yıldır varını yoğunu harcadığı, alt yapısı ve endüstrisi, tarım üretim yeteneklerini büyük ölçüde kaybetmiş harap bir ülke, yüz binlerce insanının telef olduğu ve topraklarının önemli bir kısmını Rusya’ya bırakma açmazı ile karşı karşıyadır.
- Ukrayna’ya düştüğü bu felaketten kurtuluş yolu olarak gösterilen emperyal sömürünün iki finansal aparatı IMF ve Dünya Bankasından borç almaya zorlanarak, yıllarca bitmeyecek yüz milyarlarca borç ve faiz batağında debelenmesi mukadder olmuştur.
- Acaba, tüm bunlarda, Devlet başkanlığına seç(tir)ilen Yahudi asıllı tiyatrocu Volodomir Zelensky’nin rolü yadsına bilir mi ?
- Ukrayna, Post Modern yöntemlerle sömürmeyi devam ettiren emperyal ABD tarafından adeta AB’ye oynatılan maşa rolü ile KULLAN(dır)ILMIŞ ve dünyanın mafyatik birer ejderhası olan ABD & RUSYA ikilisinin önüne atılmıştır.
- Kısacası, Ukrayna “Kırk Katır mı / Kırk satır mı ?” sorusuna maruz durumdadır.
- Eğer, Ukrayna’nın yaşadıklarından, başta Türk ve İslam Dünyasının siyasetçileri ders almazlarsa aynı senaryoların farklı versiyonları ile karşılaşmaları kaçınılmazdır.
Ali COŞAR- ASSAM Stratejisti / İstanbul – 18.02.2025