Cuma, 09 Ekim 2020 09:10

SADIKOV DEĞİL, “HAİNOV”

Yazan
Öğeyi Oyla
(3 oy)

Türk Milleti olarak, belki dünyanın diğer milletlerinden daha çok milliyetimizle övünmede ilk sıralardayız. Hamaseti seviyoruz. “Milli birlik ve beraberlik” deyimi, özellikle Cumhuriyetin ilk yılları ile 1980 Darbesinden sonra, günümüze kadar en çok kullanılan deyimler arasında yer aldı.  Türk olmakla övünürüz, bir 'Türk Askeri' olmakla da gurur duyarız ve bunun için çok da haklı sebeplerimiz vardır öyle ki; dünyanın herhangi bir köşesindeki mazlum "Türkler yardım için geldi mi" diye bekler; başka bir deyimle Türk olmak "Allah'ın yardımına vesile" olmak demektir. 

Tarih sahnesinde adı yazılı 16 büyük Türk Devleti kurmuş çok özel bir milletiz. Bizim genlerimize çok kolay teşkilatlanma ve birlik oluşturma kabiliyeti vermiş Yüce Allah. Cumhurbaşkanlığı Forsunda da yer alan 16 büyük Türk Devleti, Türk’ün bu teşkilatlanma kabiliyetine rağmen, neden devam etmemiş, kolayca neden yıkılmış diye de merak etmeden edemiyor insan.  16 büyük Türk devleti ile övünürüz ama ne hikmetse 16 Türk Devleti'nin nasıl yıkıldığı ile pek de ilgilenmeyiz. Halbuki,  asıl dikkat edilmesi gereken bu olmalıdır ki 17nci devletimiz Türkiye Cumhuriyeti'nin Al Bayrağı ve Al Sancağı kıyamet sabahına kadar dalgalanmaya devam etsin. Tabii ki, günümüzdeki diğer bir Türk Devletimiz can Azerbaycan için de aynı kaygıları ve umutları taşıyoruz.

Türk Devleti'nin birlik ruhundan uzaklaşılarak aile ya da hanedan vârisleri arasında çıkan taht kavgaları, bu kavgaların ya da iç ayaklanmaların diğer devletlerce körüklenmesi ve desteklenmeleri sonucu zayıf düşerek yıkıldığını görmekteyiz. Askeri gücün kendisini ekonomik güce devrettiği günümüz dünyasına yaklaşıldığında, Osmanlı Devleti'nin ise; borçlanmalarla birlikte önce ekonomik olarak, sonrasında ise her yönden zayıf düştüğüne şahit olmaktayız. 618 yıla varan, tarihteki en uzun ömürlü Türk Devleti de tüm çabalara rağmen dünya sahnesinden çekilirken, küllerinden doğan bir Türkiye Cumhuriyetine dönüşmüştür.

AZERBAYCAN’IN DURUMU

Azerbaycan, eski Sovyetler Birliği'nden bağımsızlığını 30 Ağustos 1991'de Azerbaycan Komünist Partisi'nin ilk Sekreteri Ayaz Mutallibov'un ülkenin ilk Cumhurbaşkanı haline getirmesiyle ilan etti. Mart 1992'de Dağlık Karabağ'da, Hocalı'da Azerbaycanlıların katledilmesinin ardından Mutallibov istifa etti ve ülke bir süre siyasi istikrarsızlık yaşadı. Eski yardımcısı, Mutallibov'u Mayıs 1992'de iktidara geri döndürdü, ancak bir haftadan daha kısa süre sonra, planlı cumhurbaşkanlığı seçimlerini erteleme ve tüm siyasi faaliyetleri yasaklama çabalarına karşı cevap, muhalefetteki  Ebulfez Aliyev Elçibey liderliğindeki Azerbaycan Halk Cephesi Partisi bir direniş hareketi düzenleyip, iktidarı ele geçirdi. Reformları arasında, AHCP ağırlıklı olarak Komünist yanlısı Azerbaycan Yüksek Sovyeti'ni feshetti ve işlevlerini YS'nin 50 üyesinden kurulan Millî Şûra'ya devretti.

Haziran 1992'de yapılan seçimlerde, AHCP lideri Ebulfez Elçibey ülkenin ikinci cumhurbaşkanı seçildi. 7 adayla yapılan cumhurbaşkanlığı seçimleri, 7 Haziran 1992'de Elçibey oyların %54’ünü alarak, Azerbaycan'ın ilk demokratik olarak seçilen, komünizm yanlısı olmayan Cumhurbaşkanı oldu. Elçibey 1992 yazında, Sovyet ordusunun varlığı olmayan ilk ve tek eski Sovyet cumhuriyeti olan (Baltık devletlerinin ardından), Azerbaycan'dan Sovyet ordusunun tamamen geri çekilmesini sağladı. Aynı zamanda, Elçibey hükûmeti ulusal Hazar Deniz Kuvvetleri'ni kurdu ve Rusya ile Bakü'de bulunan Sovyet Hazar Deniz Kuvvetleri'nin dörtte birini almaya karar verdiler.

Sovyet Döneminde Moskova'ya davet edilerek 1982'de SSCB Komünist Partisi Merkez Komitesi Siyasi Bürosu üyeliğine seçilen Aliyev, SSCB yönetiminde söz sahibi 19 kişiden biri oldu ve aynı yıl SSCB Bakanlar Konseyi Başkanı Birinci Yardımcısı görevine atandı.Nahcivan Sovyeti’nin başındaki Haydar Aliyev, Azerbaycan Devlet Başkanlığı için adaylığını açıkladı. Ancak, seçimleri başında bulunduğu Halk Cephesi Lideri Elçibey kazandı. Rusya Federasyonu, Eski Sovyetlerin Ruslara sağladığı ekonomik ve siyasi liderlik görevini ikame etmek amacıyla 1991 yılında “Bağımsız Devletler Topluluğu”nun kurulmasını sağladı. Topluluk ile hem Sovyetlerin sonu ilan ediliyor hem de Türk  halkları üzerindeki Rus imtiyazı sürdürülüyordu

Azerbaycan bir yandan ülkesindeki Kızıl Ordu varlığı, bir yandan diğer Sovyetlerdekinin aksine iktidarı devretmek istemeyen Azerbaycan Yüksek Sovyet’inin ayak direyişi ve bir yandan da Ermenistan’ın hak iddiası ile Karabağ’a asker yürütmesi ile uğraşmak zorunda idi. Elçibey’in Savunma Bakanı Suret Hüseyinov denilen satılık haini görevden alması ise ülkedeki kampların bir kez daha ayrışmasına neden oldu. Hüseyinov, Gence’de Elçibey’e karşı isyan bayrağı açtı ve 30 kadar Rus Tankı ve Mekanize Piyade Birlikleri ile Bakü’ye yürüdü.  Esasen bu Elçibey’e karşı yapılan bir silahlı darbe idi.

Elçibey bu noktada inanılmaz bir hata yaptı ve Nahcivan Özerk Cumhuriyeti’ndeki Haydar Aliyev’i Bakü’ye davet etti. Meclis Başkanlığını bir şekilde elde eden kurt politikacı Haydar Aliyev, Bakü’de Elçibey aleyhine politika yürütmeye başladı. Başbakanlığa getirilen Suret Hüseyinov ile Devlet Başkanlığı’na seç(tir)ilen Haydar Aliyev, kapalı kapılar arkasında Rus İradesi altında yapılan pazarlıklar sonucunda yeni bir döneme başladılar. Millî Şûra 1993'te Elçibey'in Nahçivan / Keleki’ye gitmesiyle Cumhurbaşkanı Yetkilerini Haydar Aliyev'e devretti. Elçibey, Ağustos 1993'te, halkoylamasıyla resmî olarak görevden alındı ve Aliyev cumhurbaşkanı olarak 5 yıllığına seçildi. Ermenilerin Karabağ’daki işgali hengamında, Azerbaycan içinde bir iç savaşa sebep olmak istemeyen  Elçibey baba ocağı Nahçivan’a döndü.

Haydar Aliyev, ciddi usulsüzlüklerle gölgelendikten sonra, 1998 yılında 5 yıllık bir süre bir daha seçildi. 2003 yılında, Haydar Aliyev'in sağlığındaki ciddi sorunlar sebebiyle, Türkiye'de bir hastaneye getirildi. Ağustos 2003'te, İlham Aliyev yeni başbakan seçildi, Ekim 2003'te yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, İlham Aliyev kazanan ilan edildi. Aliyev Cumhurbaşkanlığına Ant İçti ve Rasizade yine başbakan oldu.

Tüm bu serencamda arka planda Rus Politikası ve etkisinin olmadığını söylemek gaflet olur. Çünkü, Azeri petrollerinin eskiden olduğu gibi Rus boru hatlarından Avrupa’ya taşınması garanti edilmek isteniyordu. Bu nedenle, ağırlıklı bir Türk yanlısı olduğu bilenen Elçibey gibi bir Vatan evladının yönetimde tutulması asla arzu edilmemiştir. Babası Haydar Aliyev’den miras gibi, Devlet Başkanlığı devir al(dırıl)an İlham Aliyev, Türkiye yanlısı görünmekle birlikte, Rus politikacılarına sürekli göz kırparak Aliyev hanedanının devamını sağlamak istemiştir.

16 Türk devletinin yıkılış tarihi bize gösteriyor ki; Devletin önemli makamlarına getirilen kişilerin, çocukluktan itibaren öz geçmişinin yeterince araştırılmadığı, gençliğinde devletin ve milletin bekasına aykırı hangi ideolojik akımların etkisinde kaldığı, şahsi menfaatini devletin menfaatinden üstün tutup tutmadığı,  getirildiği her makam ve mevkide milletine olan SADAKAT, DOĞRULUK, EHLİYET, ÇALIŞKANLIK vb. kriterlere göre amirleri tarafından yeterince denetlenmediği, bilerek veya bilmeyerek İHANETE  mani olun(a)madığı, Azerbaycan’daki bir çok örneği görüldüğü üzere, sanki ömür boyu o görev için yaratılmış gibi, o makamda tutulmaya devam edildiği izlenmektedir.

Esasen serbest seçim şartlarının tam olarak izlenmediği ve anti demokratik yollardan iktidara gelinen Azerbaycan gibi bir ülkede, milletin iradesinden daha çok, bir başka büyük devletin (Rusya Federasyonu’nun) himayesi ile yönetimi ele geçiren ailelerin verdiği zarar büyüktür.

“İki devlet bir millet “diye övündüğümüz Azerbaycan 1993’den beri görevde tutulan Genel Kurmay Başkanı Necmettin SADIKOV hakkındaki  iddialara göre:

  • 1993'ten bu yana Azerbaycan Genelkurmay Başkanı olan Necmeddin Sadıkov hakkında Azerbaycan'da inanılmaz iddialar mevcut. Yapabileceği her türlüğü hainliği yapmışa benziyor. 27 yıldır Azerbaycan Genelkurmay Başkanlığı görevini yürütüyor. Ancak Azericeyi neredeyse bilmeyen ve Rusça konuşan bir kişilik.
  • Azerbaycan Genelkurmay Başkanının savaşın başından beri ortalıkta olmadığına dair bilgiler geliyor Azerbaycan'dan. İddiaya göre Rus yanlısı olan ve bir çok defosu bulunan Azeri orgeneral, Türk makamlarının da telkinleriyle Azeri istihbarat servisi tarafından gözaltına alınmış.
  • Rus yanlısı ve geçtiğimiz 12 Temmuz 2020’deki  Azerbaycan / Tovuz kenti hudutlarından saldıran Ermeniler tarafından şehit edilen Tümgeneral Polat Haşimov’un bulunduğu yerin koordinatlarını Ermenilere vermiş bu Sadıkov
  • Polat Haşimov şehit düşmese hain Sadıkov'un yerine geçebilirmiş. Yine aynı şekilde 2016'da Karabağ'da meydana gelen çatışmalarda bir başka sevilen komutan Murov Kartalı olarak da bilinen Yarbay Raguf Orujov'un şehit edilmesinde de parmağı olduğu söyleniyor. Operasyon başladığından bu yana hiç ortalıkta gözükmedi. Görevden alındığı söyleniyor, ancak teyit yok.
  • Ortak tatbikatlar için gelen TSK mensuplarını sevinç gösterileriyle karşılayan Azeri askerler, bu tavırlarından ötürü Sadıkov tarafından ağır mobbinge maruz bırakılmış. Ağır disiplin cezaları alanlardan başka maaşları kesilenler de olmuş.
  • Bu arada İlham Aliyev'ineski damadı (ki, iki torunun da babası olan) Emin Agalarov, vatana ihanet suçlamalarıyla görevden alınan Sadıkov'un kızıyla bir kaç hafta önce yani Karabağ'daki çatışmalar başlamadan önce nişanlanmış.
  • Azeri kaynaklar, Sadıkov'un, uzun yıllar Rus, özellikle de Putin'in desteğiyle görevde kalabildiğini belirtiyor. Bölgede dengelerin değişmesi, Azerbaycan'ın yüzünü iyice Türkiye'ye dönmesi gibi olayların neticesinde telafisi imkansız ihanetlerinin ardından tasfiye edilmiş oldu.
  • Sonuç olarak 27 yıldır Azeri Genel Kurmay Başkanı  olan Sadıkov değerli iki komutanın Ermenilere şehit ettirilmesi, askeri sırların düşmanlara satılması, Rusçu olmayan askerlerin tasfiye edilmesi gibi suçlardan dolayı son Karabağ operasyonuyla,  görevden alınıyor.

SONUÇ ve ALINMASI GEREKEN DERSLER:

  1. Türk Devlet yöneticilerinin ve Türk Milletinin, tarihinden çok ders alması gerekiyor.
  2. İhanete meyilli hiçbir devlet adamını görevde tutmanın lüksü yoktur.
  3. Devletin Bekası, hanedanların menfaatinin çok üzerinde olmak zorundadır.
  4. Aksi takdirde, kendi menfaatini her şeyin üstünde tutan 2-3 hain, milletin bağımsızlığını, bekasını düşmana kurban eder.

Osmanlı Padişahları, bu sebeple devletin bekası için evlat ve kardeş katlini uygulamak zorunda kalmıştır.

Son Düzenlenme Perşembe, 28 Nisan 2022 17:09
Yorum eklemek için giriş yapın