PEKİ NEDİR BU CENEVRE PROTOKOLÜ VE YASAKLI SİLAHLAR?
Boğucu, zehirleyici ve benzer gazların ve bakteriyolojik araçların savaşta kullanımının yasaklanmasına ilişkin protokol (daha genel bilinen adıyla Cenevre Protokolü), biyolojik ve kimyasal silahların kullanımını yasaklayan antlaşmadır. Protokol 17 Haziran 1925'te Cenevre'de imzalandı ve 8 Şubat 1928'de yürürlüğe girdi.[1]
Protokol kimyasal ve biyolojik silahların kullanımını yasaklıyordu ancak üretimi, depolanması ya da transferi ile ilgili bir şey söylemiyordu. Sonraki antlaşmalar (1972 Biyolojik Silahlar Konvansiyonu ve 1993 Kimyasal Silahlar Konvansiyonu) bu durumları da kapsayacak şekilde oluşturuldu.
Birçok ülke ön koşul olarak Cenevre Protokolü'nde taraf olduklarında, kullanmama yükümlülüğünün sadece sözleşmeye taraf olan diğer ülkeler arasında olması ve yasaklanmış silahların kendilerine karşı kullanılması durumunda bu yükümlülüklerin ortadan kalkması talebinde bulundu.
Genel olarak bir savaşta ilk kez gaz kullananın Alman Ordusu olduğu düşünülse de bu tür silahları ilk konuşlandıran Fransız Ordusu'dur. 1nci Dünya Savaşının ilk ayında Ağustos 1914'te Fransızlar, Almanların üstüne gözyaşı bombaları (xsil bromit)(en:Xylyl bromide) attı. Kimyasal silahlar Alman İmparatorluğu tarafından 1915'te Ypres, Belçika'da klor gazı saldığında ilk kez kullanıldı. Versay Antlaşması [2]Almanya'nın kimyasal silah üretmesini ve
ithal etmesini yasaklayan önlemler içerir. Benzer antlaşmalarla Birinci Avusturya Cumhuriyeti, Bulgaristan ve Macaristan Krallığı da kimyasal silahlardan men edildi.
MİSKET BOMBALARI NASIL BİR SİLAHTIR?[3]
Misket bombaları geniş bir alan üzerinde küçük bombacıklar yayarak, siviller üzerinde ayrım gözetmeyen ani ve önemli bir tehdit oluşturuyor. Küçük bombacıkların çoğu patlamıyor ancak patladıktan uzun bir müddet sonra da İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün tabiriyle fiilen mayınlara dönüşerek yine ölüm ve yaralanmalara neden olmaya devam ediyor. İsrail, 2006 yılında Lübnan'a yaptığı işgal sırasında ülkeye bir milyondan fazla misket bombası attı. Kullanılan bu silahlar Lübnan'da insanlar için hâlâ tehlike oluşturmaya devam ediyor. Amerikan, İngiliz ve Brezilyalı misket bombaları Suudi Arabistan tarafından Yemen'deki iç savaşta siviller üzerinde kullanılarak masum insanları öldürmeye ve yaralamaya devam ediyor.[4]
2008 yılında imzalanan Misket Bombası Yasağı Sözleşmesi, misket bombasının üretimi, kullanımı ticaretini tamamen yasakladı. Sözleşmeyi 100'den fazla ülke imzaladı. Avrupa Parlamentosu anlaşmayı güçlü şekilde destekledi ve misket bombalarına karşı mücadele etmeyi AB'nin dış yardım programlarının vazgeçilmez bir parçası haline getirdi. Ancak İsrail sözleşmeyi imzalamadığı gibi bu yönde hareket edecek gibi de görünmüyor.
Yeni ağır toplar almak isteyen İsrail, Alman firması KMW üretimi silahlarla ilgileniyor. Ancak Haaretz'da yayınlanan bir rapora göre İsrail, Almanya'da imalatçı firmanın misket bombası kullanımını sınırlayacağı endişesiyle ağır topları Elbit Sistemleri adlı şirketten almayı seçti. İsrail'in misket bombalarını üretmeye ve depolamaya devam ettiği bildirildi. İnsan Hakları İzleme Örgütü, İsrail sözleşmeye imza atmamış olsa da Elbit şirketinin üretimini durdurabileceğini söyledi.
İsrail'in en büyük askeri şirketi Elbit Sistemleri misket bombaları ateşleyen ağır toplar, beyaz fosfor bombası ve diğer pek çok uluslararası sözleşmelerle yasaklanan (AB'nin de imzasının bulunduğu) silahları üretiyor. Elbit aynı zamanda AB'nin bağışlarından faydalanıyor. Elbit en son AB'nin "Horizon 2020" adlı araştırma fonu altında AB'den 6 milyon dolara yakın bir para aldı. Ancak AB, Elbit'in İsrail'e misket bombaları tedarik ettiği ortaya çıkmasına rağmen yaptığı fonu savunmaya devam ediyor. Ancak uluslararası hukuk uzmanları Horizon 2020 sürecini eleştirerek AB yetkililerinin belirli kişi ve gruplara yönelik fonları engelleyen AB regülasyonlarının görmezden gelinmesi sonucu oluşabilecek savaş suçları ve işkence gibi vahim suistimallerden sorumlu olduğunu ifade ettiler.
Muharebe sahasında, uluslararası mevzuata uymak şurada dursun, erkekçe ve mertçe savaşması beklenmeyen bu hain milletten esasen bu ve benzeri başka insanlık dışı saldırılar beklenmelidir. Ayrıca, bu silahı tek kullanan da Ermeniler değil, bu konuda İsrail en ünlü fail devlet. Ancak, bu suça çanak tutan da yine AB ülkeleri. İnsan Hakları İzleme Örgütü, bu silahların kullanılması ve yasaklanması gerektiğini savunsa da, engellenemiyor. Yani, AB bir taraftan “ Tavşana Kaç, Tazıya Tut ! ” diyor.
[1] https://tr.wikipedia.org/wiki/Cenevre_Protokol%C3%BC
[2] Versay Barış Antlaşması, I. Dünya Savaşı sonunda İtilaf Devletleri ile Almanya arasında imzalanan barış antlaşmasıdır. 18 Ocak 1919'da başlayan Paris Barış Konferansı'nda müzakere edilmiş, 7 Mayıs 1919'da son metin Almanlara deklare edilmiş, 23 Haziran'da Alman Parlamentosu'nca kabul edilmiş ve 28 Haziran'da Paris'in Versay banliyösünde imzalanmıştır.
İçerdiği ağır koşullardan ötürü Versay Antlaşması Almanya'da büyük tepkiye yol açmış ve "ihanet" olarak kabul edilmiştir. Birçok tarihçi Almanya'da 1920'lerde yaşanan ekonomik ve siyasi istikrarsızlığa, Nazi Partisi'nin iktidara gelişine ve II. Dünya Savaşı'na nihai olarak Versay Antlaşması'nın neden olduğu düşüncesindedir.
[4] http://utancgunlugu.com/insan-haklari-ihlalleri/3172-avrupa-birligi-israile-yasakli