Çarşamba, 05 Mart 2025 15:01

Hibrit Savaşlar Ve Türkiye'nin Milli Güvenliği

Yazan
Öğeyi Oyla
(2 oy)

Bilindiği üzere, savaşların asıl sebebi ekonomik çıkarlardır. Rusya & Ukrayna (ABD destekli Batı Bloku) arasındaki mücadelenin derin arka planında da böyle bir ana maksat bulunduğu dikkate alınmalıdır.

Ukrayna Krizi'nin arka planında pek çok karmaşık unsur yer alıyor ve özellikle Karadeniz bölgesi ve bu bölgedeki münhasır ekonomik bölgeler önemli bir rol oynamaktadır. ABD, İngiltere ve Rusya arasındaki jeopolitik mücadele, bu çatışmanın önemli bir parçasını oluşturuyor.

Karadeniz, enerji kaynakları açısından zengin bir bölge ve aynı zamanda stratejik bir geçiş noktası. Rusya, Karadeniz'deki varlığını artırmak ve bu bölgede kontrol sağlamak için çeşitli askeri ve ekonomik stratejiler geliştirmiştir. Öte yandan, ABD ve İngiltere gibi batılı ülkeler, Rusya’nın bu bölgedeki genişlemesini engellemeye çalışıyor ve Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü destekleyerek bölgede kendi çıkarlarını koruma çabasındalar.

Her iki taraf da bu suda geçerli olan münhasır ekonomik bölgeler (MEB) üzerindeki kontrol maksadıyla mücadele ediyor. Özellikle enerji kaynakları, balıkçılık ve diğer doğal kaynaklar açısından bu ekonomik bölgeler son derece önemlidir. ABD ve İngiltere'nin desteklediği Ukrayna, bu bakımdan stratejik bir aktör haline geliyor.

Yani; Ukrayna Krizi'nin arka planında yalnızca yerel dinamikler değil, aynı zamanda büyük güçlerin çıkarları ve çelişkileri de yatıyor. Bu durum, Karadeniz bölgesinin uluslararası ilişkilerdeki öneminin altını çiziyor. Krizin çözümü, bölgedeki bu güç dengelerinin yeniden değerlendirilmesine bağlı olabilir.

Karadeniz bölgesindeki enerji kaynakları hangi ülkeler arasında paylaşılmaktadır?

Karadeniz bölgesindeki enerji kaynakları, başta Türkiye, Rusya, Ukrayna, Romanya, Bulgaristan ve Gürcistan olmak üzere birçok ülke arasında paylaşılmaktadır. Bu ülkeler, bölgedeki petrol ve doğalgaz rezervleri, boru hatları ve diğer enerji projeleri ile önemli bir rol oynamaktadır. İşte ana aktörler ve enerji kaynaklarıyla ilgili bazı bilgiler:

Rusya: Karadeniz'deki en büyük enerji rezervlerine sahip ülke olarak, Rusya'nın doğalgaz ve petrol üretimi önemli bir yer tutmaktadır. Rusya, zaten büyük olan doğalgaz rezervlerini artırmak için çeşitli projeler üzerinden bölgedeki etkisini sürdürmeye çalışıyor.

Ukrayna: Karadeniz'de, özellikle Şerif Kuşağı ve çevresinde çeşitli enerji kaynaklarına sahip. Doğalgaz çıkarımı yapmakta ve aynı zamanda Avrupa'ya enerji iletiminde kritik bir rol oynamaktadır. Ukrayna, aynı zamanda Rusya'nın doğalgazını Avrupa'ya taşıyan önemli bir boru hattı güzergahıdır.

Türkiye: Türkiye, Karadeniz'in güneyinde yer alarak enerji koridoru olarak önemli bir stratejik noktaya sahip. Türk Akımı ve TANAP gibi projelerle hem Rus doğalgazını hem de dikkate değer enerji kaynaklarını Avrupa'ya taşıma rolü üstlenmiştir. Ayrıca kendi milli sondaj gemileri ile Sakarya Gaz sahasında bulduğu kaynakları, son iki yıldır işletmeye ve ülkemize nakletmeye başlamıştır. Türkiye’nin ekonomisini güçlendirmesine yadım edecek ve zenginleşmesine destek olacak olan bu faaliyetinin, Rusya, ABD ve İngiltere’yi rahatsız etmemesi mümkün değildir. Ukrayna’nın AB’ye enerji naklindeki rolünün Türkiye’ye geçecek olması tarafların hepsini endişelendirmiştir. Karadeniz’deki zenginliklerin Türkiye’ye aktarılmasını önlemek için ne mümkünse yapacakları beklenmelidir.  

Romanya: Romanya, Karadeniz'deki kendi enerji kaynaklarını (özellikle doğalgaz) geliştirme çabası içinde. Ülke, Karadeniz'deki Neptün blokları gibi alanlarda önemli doğal gaz rezervlerine sahiptir.

Bulgaristan: Bulgaristan, Karadeniz kıyısında bulunan doğal gaz kaynaklarına yaklaşımda hassas bir oyuncudur. Enerji bağımlılığını azaltmak ve enerji güvenliğini artırmak için çeşitli projelere odaklanmaktadır.

Gürcistan: Gürcistan da Karadeniz üzerinden enerji taşımacılığına katkıda bulunmakta ve önemli enerji koridorları olan Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) hattında yer almaktadır.

Bu ülkeler arasındaki rekabet ve iş birlikleri, bölgedeki enerji kaynaklarının kullanımı ve enerji güvenliği açısından kritik önem taşımaktadır. Karadeniz'deki enerji kaynakları hem ekonomik hem de siyasi açısından askeri stratejik bir öneme sahiptir ve bu sebeple bölge sürekli bir rekabet ve çatışma sahası haline gelmektedir.

Peki, gelinen son durumda, ABD ve İngiltere'nin asıl niyeti, Paylaşım planları yapılan Ukrayna limanları ve münhasır ekonomik bölgelerdeki hidrokarbon yataklarına el koymak üzere, Montrö Boğazlar sözleşmesinin değiştirilmesine yönelik bir ekonomik ve stratejik hedefleri mi var?

Montrö Boğazlar Sözleşmesi: Bu sözleşme, Türkiye'nin boğazlar üzerindeki kontrolünü güvence altına alırken, Karadeniz'deki askeri dengeyi de etkiler. ABD ve müttefikleri, bu sözleşmenin değiştirilmesine yönelik herhangi bir girişimde bulunmanın oldukça karmaşık ve tehlikeli sonuçlar doğurabileceğinin farkındadırlar. Bu nedenle doğrudan bir değişiklik önerisi yerine, daha dolaylı yollarla ve diplomatik manevralarla etki sağlamaya çalışabilirler.

Hidrokarbon Yatakları: Ukrayna'nın Karadeniz'deki hidrokarbon kaynakları, enerji güvenliği ve bağımsızlığı açısından önemli bir fırsat sunmaktadır. ABD ve İngiltere'nin, bu kaynakların yönetimi ve çıkarılması konusunda Ukrayna'yı destekleme niyetinde oldukları doğrudur. Ancak bu, doğrudan sahiplenmekten çok, enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve Ukrayna'nın Rusya'ya olan bağımlılığını azaltmak üzerine yoğunlaşmaktadır.

Askeri ve Ekonomik Stratejiler: ABD ve İngiltere, Ukrayna'yı askeri olarak destekleyerek, Rusya'nın ilerlemesini engellemeye ve bölgedeki demokratik yönetimleri korumaya çalışıyor. Bu bağlamda, askeri yardımlar, ekonomik yaptırımlar ve diplomatik destek sağlanıyor. Bu stratejilerin temel amacı, Rusya'nın Karadeniz'deki etkisini sınırlamak ve NATO'nun doğu cephesini güçlendirmektir.

Karadeniz Üzerindeki Sinsi Senaryolar ve Türkiye’nin Güvenliği

ABD ve İngiltere'nin Karadeniz'deki muhtemel varlıklarını jeostratejik avantaja dönüştürmek maksadıyla, Ukrayna'dan başka, Romanya ve Bulgaristan ile, Gürcistan sahillerinde askeri gemi inşa etmek amacında olabilirler mi? Bu sayede, Karadeniz üzerindeki hakimiyetlerini tahkim etmek niyetleri olabilir mi? Romanya ve Bulgaristan’daki ABD unsurları bu durumu istismar edebilir mi?

ABD ve İngiltere’nin Karadeniz bölgesindeki askeri varlıklarını güçlendirmek ve jeostratejik avantaj elde etmek amacıyla Romanya, Bulgaristan ve Gürcistan gibi ülkelerle işbirliği yapması oldukça mümkün. Bu ülkelerde askeri gemi inşa etmek, bölgedeki askeri varlıklarını artırmak ve stratejik hakimiyetlerini pekiştirmek için kullanılan bir strateji olabilir. İşte bu konuya dair bazı temel noktalar:

Karadeniz'deki Askeri Varlıklar: ABD ve müttefikleri, Karadeniz'deki güvenlik durumunu güçlendirmek için Romanya ve Bulgaristan gibi ülkelerde askeri tesisler ve varlıklar bulunduruyorlar. Özellikle Romanya, NATO'nun doğu kanadındaki stratejik önemi nedeniyle önemli bir üs olarak kullanılmaktadır.

Askeri İş birlikleri: Romanya ve Bulgaristan ile olan askeri işbirlikleri, askeri tatbikatlar, ortak eğitim programları ve muhtemel gemi inşaat projeleriyle güçlenebilir. Bu tür işbirlikleriyle, NATO üyeleri bölgedeki güvenlik ve caydırıcılığı artırmayı hedefliyor. Gürcistan da, Karadeniz'deki güvenlik işbirlikleri için önemli bir ortak olarak değerlendiriliyor.

Jefferson Sözleşmesi'nin Önemi: 2022'de devreye giren Jefferson Sözleşmesi, ABD'nin sayısız askeri varlığını bu bölgede tayin ederken, Romanya ve Bulgaristan üzerinde daha fazla etki sağlamış olabilir. Bu, bölgedeki askeri kapasiteyi artırarak, istikrarsızlık durumlarına karşı bir güvenlik şemsiyesi oluşturmayı amaçlıyor.

Stratejik Hakimiyetin Tahkim Edilmesi: Bu tür geliştirmelerin, Karadeniz üzerindeki askeri hakimiyetin güçlendirilmesi açısından önem taşıdığı doğrudur. İlgili askeri varlıkların artırılması, özellikle Rusya ile olası bir çatışma durumunda caydırıcılığı artırabilir ve bölgedeki müttefiklere daha güçlü bir destek sağlayabilir.

Durumun İstismar Edilmesi: Romanya ve Bulgaristan gibi ülkelerdeki ABD askeri unsurları, bu stratejik konumları sayesinde yerel askeri kaynakları ve Putin yönetimi gibi istikrarı tehdit eden unsurlara karşı bir istismar fırsatı yaratabilir. Müttefik ülkelerle işbirliği sayesinde, bölgedeki güvenlik istikrarı daha iyi sağlanabilir.

Uzun Vadeli Etkiler: Bununla birlikte, bu tür askeri gelişmeler, yerel dinamikleri ve Rusya'nın karşı tedbirlerini de tetikleyebilir. Bu nedenle, bölgedeki güç dengesini etkileyebilecek entegre bir strateji geliştirilmesi önemli.

Sözün Özü

  • ABD Başkanı Trump’ın 20 Ocak 2025’ten itibaren, tüm yerleşik devletler hukuku ve diplomatik teamülleri yok sayarak, komşuları Kanada ve Meksika üzerindeki askeri – ekonomik tehdit baskısı, Grönland üzerinde hak iddia etmesi, AB’yi Ukrayna Savaşı üzerinden ekonomik baskı altına alması, Dünya Ticaret Anlaşmalarını hiçe sayarak ithalat vergilerini aşırı oranlara yükseltmesi, Ukrayna’yı Rusya kaşsısında korumasız bırakma şantajı ile, verdiği yardımların karşılığında ülkenin nadir toprak elementlerine çökme hamlesi gibi çıkışları dünyanın çok bambaşka bir evreye geldiğini gösteriyor. İsrail’in dünyanın şimdiye kadar tanık olmadığı insafsız bir Filistin soykırımında ABD ve İngiltere tarafından desteklenmeye devam edilmekte olması, artık her güçsüz ülkenin, süper güçler ve destekçisi İsrail tarafından ilan edilmemiş hibrit bir savaşla, ani bir fırsat hedefi olabileceğini gösteriyor.
  • ABD ve İngiltere'nin Karadeniz'deki güvenlik ve askeri varlıklarını artırma çabaları, Romanya, Bulgaristan ve Gürcistan ile işbirliği içinde olabileceği muhtemel stratejik adımlar arasında yer alıyor. Bu durum, bölgedeki jeopolitik dinamikleri etkileyebilir ve güçlü bir askeri varlık oluşturmak amacıyla planlar geliştirmeye yönelik bir çaba olduğunu gösteriyor.
  • ABD ve İngiltere'nin, Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ni değiştirme niyetinde olabileceği fikri hep zihnimizin bir tarafında saklı tutulmalıdır. Bu ülkelerin Karadeniz sahillerinde bir toprağa sahip olmaları halinde, Montrö Boğazlar Sözleşmesini değiştirme yönünde bir avanta kazanmış olacaklardır. Stratejik hedefleri, enerji güvenliği, bölgesel istikrar ve Rusya'nın bölgedeki etkisini azaltma yönünde gözükse de; bu politikalar, bölgedeki güç dengelerini etkileyecek potansiyele sahiptir, ancak bu süreçteki askeri ve ekonomik dinamikler oldukça karmaşık olup, tüm ihtimaller üzerinde çok taraflı – sürekli bir değerlendirmeyi gerektirmektedir.
  • ABD ve İngiltere'nin Ukrayna MEB’ndeki hidrokarbon yatakları ve limanlar üzerindeki niyetleri, kesinlikle karmaşık bir jeopolitik senaryonun parçasıdır. Ancak, her iki ülkenin de asıl stratejik hedefleri, doğrudan Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin değiştirilmesi veya Ukrayna'nın münhasır ekonomik bölgeleri üzerindeki doğrudan kontrol sağlamak yerine, üstü örtülü daha geniş bir güvenlik ve istikrar politikaları görüntüsü altında ustaca gizleniyor.

 

ASSAM

Ali COŞAR – Stratejist / İstanbul – 04.03. 2025

Okunma 112 defa Son Düzenlenme Çarşamba, 05 Mart 2025 15:04
Yorum eklemek için giriş yapın